logo
Menü
Giriş yap Üye ol
  • Anasayfa Anasayfa
Popüler Bilim

Popüler Bilim

Soru - Cevap

Soru - Cevap

Tasarla ve Yap

Tasarla ve Yap

Deneyler

Deneyler

Bilim Genç TV

Bilim Genç TV

Gökbilim

Gökbilim

Yeryüzü

Yeryüzü

Sesli Yayın

Sesli Yayın

Bilim Çizgi

Bilim Çizgi

Periyodik Tablo

Periyodik Tablo

Yeryüzü

Bunu Biliyor muydunuz?

Yarışmalar

Yarışmalar

  • Popüler Bilim Bilim Genç' i Tanıyın
    • - Bilim Genç Hakkında
    • - Ekibimiz
    • - İçerik Kullanım Şartları
    • - İletişim
  • Bilim Genç TÜBİTAK’ın dijital ortamda ücretsiz popüler bilim yayınıdır.

logo
Arama
Giriş yap
  • Popüler Bilim Popüler Bilim
  • Soru - Cevap Soru - Cevap
  • Tasarla ve Yap Tasarla ve Yap
  • Deneyler Deneyler
  • Bilim Genç TV Bilim Genç TV
  • Yarışmalar Yarışmalar
  • Gökbilim Gökbilim
  • Yeryüzü Yeryüzü
  • Sesli Yayın Sesli Yayın
  • Bilim Çizgi Bilim Çizgi
  • Bunu Biliyor muydunuz? Bunu Biliyor muydunuz?
  • Periyodik Tablo Periyodik Tablo
  • Popüler Bilim Bilim Genç' i Tanıyın
    • - Bilim Genç Hakkında
    • - Ekibimiz
    • - İçerik Kullanım Şartları
    • - İletişim
  • Bilim Genç TÜBİTAK’ın dijital ortamda ücretsiz popüler bilim yayınıdır.

Bilim Genç Kafede Bilim Etkinliği: Elektron Mikroskobu Mikro Dünyaların Keşfi

Kafein Merkezi Sinir Sistemini Nasıl Etkiliyor?

Kaybedilen Dişler Geri Kazanılabilir mi?

En Uzak Galakside Oksijen Keşfedildi

Güneş’teki Enerjiyi Yeryüzünde Üretmek Mümkün mü?

Yarım Tonluk Uzay Çöpü Kosmos-482 Okyanusa Düştü!

XMM-Newton Uydusu Kozmik Devin Kalp Atışlarını Yakaladı


2015 Yılında Yaşanan Önemli Bilimsel Gelişmeler

Dr. Mahir E. Ocak – Dr. Zeynep Bilgici – Dr. Tuba Sarıgül
05/01/2016

2015 yılında yaşanan önemli bilimsel olayları sizin için derledik.

2015 Yılında Yaşanan Önemli Bilimsel Gelişmeler

Aziz Sancar Nobel Kimya Ödülü’nü Kazandı

2015 yılında Türkiye ikinci kez Nobel Ödülü kazanmanın gururunu yaşadı. Mardin doğumlu bilim insanı Aziz Sancar, Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile birlikte Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. Chapel Hill’deki (ABD) Kuzey Karolayna Üniversitesi’nde çalışan Sancar’ın DNA onarımıyla ilgili çalışmaları sebebiyle ödüle layık görüldüğü açıklandı.

Plüton

class=attr__format__media_original

Yeni Ufuklar uzay aracı dokuz yıldan fazla süren bir yolculuktan sonra Plüton’un yakınından geçti. Uzay aracı, elde ettiği verileri Dünya’ya göndermeye devam ediyor. Bugüne kadar ulaşan verilerin analiz edilmesi sonucunda hem Plüton hem de uyduları hakkında çok önemli bilgiler elde edildi.

Paris İklim Konferansı

class=attr__format__media_original

Küresel ısınmanın ve sebep olduğu iklim değişikliklerinin önüne geçilmesi için atılması gereken adımları belirlemek amacıyla Paris’te bir konferans düzenlendi. Konferansa katılan 195 ülkenin temsilcileri bir eylem planı üzerinde anlaşmaya vardı. Ülkelerin Paris İklim Konferansı’nda verdikleri taahhütleri yerine getirmesiyle Dünya’nın ortalama sıcaklığının Sanayi Devrimi öncesindekinin 2°C üzerine çıkmasının engellenebileceği düşünülüyor.

Yapay Depremler

class=attr__format__media_original

Oklahoma’da yaşanan depremlerin sıklığındaki artışın, muhtemelen insan faaliyetlerinden kaynaklandığı kabul edildi. Jeolojik incelemelerin, enerji sektörü tarafından yeraltına boşaltılan milyonlarca litre atık sıvının fay hatlarını etkilediğine ve deprem olasılığını artırdığına işaret ettiği açıklandı.

Işığın Gürültü Ölçümü

class=attr__format__media_original

Elektromanyetik bir dalga olan ışık, kuantum mekaniğine göre tamamen karanlık bir ortamda çok az da olsa enerji dalgalanmasına neden olur. Gürültü olarak da adlandırılan bu düşük enerjinin gözlemlenmesi hayli zordur. Hiç ışık yokken dahi var olan bu gürültü ışık miktarına bağlı olarak daha da artar. Uzun yıllardır doğruluğu kabul edilen bu durum daha önce gözlemlenemedi ve hatta bazı bilim insanlarına göre gözlemlenmesi mümkün değildi. Ancak Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mete Atatüre ve ekibi Nature dergisinde Eylül ayında yayımlanan çalışmalarında bu etkiyi gözlemlemeyi başardı. Bu çalışmada ışıkla etkileşimi tek bir atomdan çok daha yüksek olan yarı iletken kuantum noktalar (quantumdot) üzerine, “sıkıştırılmış” ışık gönderildi. Bu şartlarda gürültünün limit değerin altına indiği gösterildi. Böylece tam karanlıkta bile var olduğu düşünülen temel gürültü seviyesinin o karanlığa çok zayıf ışık eklendiğinde düşürülebildiği ispatlandı.

Maglev Treni Hız Rekoru Kırdı

class=attr__format__media_original

Maglev olarak da bilinen manyetik levitasyon treni elektromıknatıslar sayesinde havada asılı durur ve mıknatısların birbirini itip çekme prensibine dayalı olarak hareket eder. Raylardan yaklaşık 10 cm yukarıda giden ve çok yüksek hıza ulaşabilen bu trenlerin teknolojisi gün geçtikçe ilerliyor, buna bağlı olarak da çıkabildikleri en yüksek hız artıyor.

En son 2003’te 581 km/sa olarak kaydedilen ve yine kendisine ait olan bu hız rekoru, 2015 yılında Japonya’da iki defa kırıldı. İlk rekor denemesinde 590 km/sa hıza ulaşan tren, kısa bir süre sonraki denemede 603 km/sa hıza ulaştı. Şimdiye kadarki en yüksek hızın kaydedildiği bu deneme sürüşünde 280 km uzunluğundaki hattı 40 dakikada kateden tren, yaklaşık 11 saniye boyunca 600 km/sa hızın üstünde kalabildi. Bu haliyle pek çok pervaneli uçaktan daha hızlı gidebilen Maglev treninin Japonya’da 2027 yılında Tokyo-Nagoya arasında tarifeli yolcu taşımaya başlaması planlanıyor. Hız denemesinde 600 km/sa hızı aşan bu tren, yolcu taşırken en fazla 505 km/sa hıza ulaşacak.

Süperiletkenlikte En Yüksek Sıcaklık Rekoru

class=attr__format__media_original

Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nden ve Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi’nden araştırmacılar hidrojen ve kükürtten oluşan bileşiğin -70 santigrat derecede süperiletkenlik özellik gösterdiğini belirledi. Bu değer şu ana kadar süperiletken özelliğin gözlendiği en yüksek sıcaklık değeri. Ancak deneyler çok yüksek basınç altında (yaklaşık 200 gigapascal yani atmosfer basıncının iki milyon katı) gerçekleştirildi.

Süperiletkenler belli bir sıcaklık değerinin altında (süperiletkenlik geçiş sıcaklığı) elektriği herhangi bir direnç olmaksızın ileten malzemelerdir. Ancak bu özellik çok düşük sıcaklıklarda ortaya çıkar. Ağustos ayında Nature dergisinde yayımlanan araştırmada ulaşılan süperiletkenlik geçiş sıcaklığı hâlâ çok düşük bir değer olsa da, bu, Dünya üzerinde doğal olarak ulaşılan en düşük sıcaklıktan (1983 yılında Antarktika’nın doğusundaki Rusya’ya ait Vostok İstasyonu’nda -89,2°C olarak kaydedildi) yaklaşık 20 santigrat derece daha yüksek bir değer.

Geçmişte yapılan kuramsal araştırmalar metalik hidrojenin yüksek süperiletkenlik geçiş sıcaklığına sahip olabileceğini gösteriyordu. Ancak yüksek saflıkta ve kararlılıkta metalik hidrojen üretmek çok zor. Hesaplamalar hidrojen içeren başka bileşiklerin de benzer özelliğe sahip olabileceğini gösteriyor.

En Eski Taş Alet Kenya’da Bulundu

class=attr__format__media_original

Sonuçları Nature dergisinde yayımlanan araştırmada bilim insanları Kenya’nın Turkana bölgesindeki Lomekwi arkeolojik kazı alanında 3,3 milyon yıllık bir taş alet buldu. Kurumuş bir nehir yatağında keşfedilen küçük yassı şekilli taşın insanlar tarafından yapılan en eski alet olduğu tahmin ediliyor. Bu keşiften önce en eski taş aletin 2,6 milyon yıl öncesine ait olduğu düşünülüyordu.

Araştırma iklim değişikliği gibi insanların ekosistem üzerindeki etkilerinin ne zaman belirginleşmeye başladığıyla ilgili bilim insanlarına önemli bilgiler sağlayabilir.

Biyonik Yaprak

class=attr__format__media_original

Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan bir çalışmada bilim insanları bakterileri kullanarak güneş enerjisini sıvı yakıta dönüştüren yeni bir sistem geliştirdi. “Biyonik yaprak” adı verilen bu sistemde su katalizör yardımıyla bileşenlerine ayrıştırılıyor. Ayrıştırma sonucunda ortaya çıkan oksijen ve hidrojen Ralstonia eutropha bakterilerini besliyor. Bu bakteriler de karbondioksitten izopropanol (CH3-CH(OH)-CH3) olarak bilinen sıvı yakıtı üretiyor. Harvard Üniversitesi’nde geliştirilen bu yöntemin enerji alanında yaygın olarak kullanılacağı öngörülüyor.

Mars’ta Sıvı Su

class=attr__format__media_original

NASA

NASA, Kızıl Gezegen’in yüzeyinde çeşitli zamanlarda tuzlu su akıntıları oluştuğuna dair kanıtlara ulaşıldığını açıkladı. Mars’ın etrafında yörüngede bulunan MRO cihazının yaptığı ölçümler, Mars yüzeyindeki bazı eğimli bölgelerde zaman zaman meydana gelen karanlık çizgilerin oluştuğu dönemlerde, bu bölgelerde sulu tuzlar bulunduğunu gösteriyor. Bu durum Mars yüzeyinin altında su akıntıları olduğunu ve bu akıntıların yüzeye sızdığı zamanlarda karanlık çizgilerin oluştuğunu düşündürüyor.

 

Konu
Bilim ve Teknoloji

paylaş

En Çok Okunan Makaleler

Lise Öğrencileri İçin 2025 Yılı TÜBİTAK Bilim Kamplarına Katılım Başvuruları Başladı!

Duyurular • 02-01-2025

Bilim Genç’e İçerik Hazırlamak İster misiniz?

Duyurular • 12-05-2025

Pestisit Nedir? Pestisitler Zararlı mıdır?

Haberler • 30-04-2025

Kozmik Gezegen Otopsisi: Yıldızına Yaklaşarak Atmosferine Dalan Gezegen

Gökbilim • 29-04-2025

Bilim Genç Kafede Bilim Etkinliği: “Antarktika Hikâyeleri”

Duyurular • 24-04-2025

Gökyüzünde Gezegen Şöleni

Haberler • 25-01-2025

Keçilerin Göz Bebekleri Neden Dikdörtgen Şeklindedir?

Soru - Cevap • 15-02-2025

Astronot Suni Williams Uzay Yürüyüşünde Rekor Kırdı

Haberler • 31-01-2025

Meşhur Matematik Problemi: ‘‘Taşınan Kanepe Problemi’’ Çözüldü

Haberler • 30-01-2025

Anadolu Parsının En Net Görüntüsü Kaydedildi

Haberler • 07-12-2024

Bilim Genç Logo
Tekrardan Hoşgeldiniz!

Bilim Genç’in kozmik derinliklerinde yolculuğa başlamak için giriş yapın.

Bir hesabınız yok mu? Üye olun

Sayfayı Paylaş
Twitter'da paylaş telegram'da paylaş Whatsapp'da paylaş facebook'da paylaş
Bağlantıyı kopyala
baylaş