Aft ve Uçuk Arasındaki Farklar Nelerdir?
Aft, ağzın içinde genellikle hareketli bölgelerde, yani yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak damakta ve diş eti üzerinde görülen solgun bir sarı-kırmızı hale ile çevrili, hayli ağrılı yaralardır.
Aft, ağzın içinde genellikle hareketli bölgelerde, yani yanak ve dudak mukozasında (üzerinde çok sayıda ince memecik ve salgı bezi delikleri bulunan, iç organları kaplayan koruyucu sümük doku), dil üzerinde, yumuşak damakta ve diş eti üzerinde görülen solgun bir sarı-kırmızı hale ile çevrili, hayli ağrılı yaralardır. Gülmeyi, konuşmayı ve çiğnemeyi güçleştirir. Aft oluşumu çok yaygındır; toplumda en az beş kişiden biri aft sorunu ile karşı karşıyadır. Kadınlar erkeklere göre daha hassastır. Her yaşta aft oluşumu görülebilir, ancak yapılan araştırmalar büluğ çağındaki gençlerde daha sık aft görüldüğünü ortaya koyuyor. Aft yaraları genellikle tek olarak oluşsa da aynı anda ağzın içinde birden fazla yara da oluşabilir. Yaraların büyüklükleri 1 mm ile 10 mm arasında değişebilir. Aftların oluşum sıklığı kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı kişilerde yılda 1-2 defa oluşurken bazılarında daha sık, hatta sürekli oluşabilir.
Aftın neden oluştuğu tam olarak bilinmiyor. Tek bir kişi için bile birden fazla faktör geçerli olabilir. Aft yaralarının oluşumuna bakteri ya da virüs neden olmaz. Aftın oluşumunu hızlandıran ya da seyrini kötüleştiren birçok faktör var. Bunlar arasında B12 vitamini, folik asit ve demir eksikliği, stres, ağız mukozasını tahriş edebilecek yiyecekler, gıda alerjisi, sigara, ağızda meydana gelen yaralanmalar ve tahrişler, diş macunundaki birtakım kimyasal maddeler, sistemik yani tüm vücudu etkileyen hastalıklar, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve hormonal değişiklikler en önemlileridir. Aftlar bulaşıcı değildir. Aft yaraları için özel bir tedavi yoktur ve genelde herhangi bir müdahale yapılmadan, kendi kendine 7-15 günde iyileşir. Ancak, ağrıyı hafifletecek birtakım kremler veya gargara solüsyonları kullanılabilir.
Uçuk ise aftın tam tersine genellikle ağız dışında, dudak veya burun üzerinde ya da çevresinde meydana gelen, içi su toplamış kabarcıklardır. Uçuk bulaşıcıdır ve oluşumuna Herpes simpleks (HSV- tip I) adı verilen bir virüs yol açar. Uçuk virüsü vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine yönelir ve sinir düğümüne kadar çıkıp oraya yerleşerek dormant halde yani etkin olmayan bir halde bekler. Bağışıklık sisteminin zayıf düştüğü durumlarda çoğalarak sinir hücrelerinden deri yüzeyine doğru hareket eder ve uçuk kabarcıkları oluşturur. Uçuğun çıkacağı bölgeler önceden kaşınmaya ve sızlamaya başlar. İçi sıvı dolu olan kabarcıklar zamanla kuruyup çatlar, sızıntı yapar ve açılarak yara haline dönüşür. Soğuk algınlığı, grip gibi rahatsızlıklar, aşırı güneş ışığı ve morötesi ışınlar, stres, yorgunluk, uykusuzluk ve hormonal değişiklikler uçuğun tekrarlamasında etkili olabilir. Uçuğun etkili bir tedavisi yoktur, ancak antiviral kremler kullanılabilir. Uçuğa neden olan virüs bazı durumlarda uçuk yarasından vücudun başka bölümlerine yayılabilir. Örneğin parmaklarda ve gözlerde uçuk yaraları oluşabilir. Bulaşıcı olduğu için, uçuklu insanların sık sık ellerini yıkamaları tavsiye edilir.