Dijital Zincir: Geleceğin Veri Kütüğü
Birkaç yıl önce Bitcoin adında bir dijital para birimi ortaya çıktı.
Normalde her para birimi bir ülke ya da ülke topluluğuna aittir. Örneğin Türk lirası Türkiye Cumhuriyeti'ne, euro is Avrupa Birliği'ne aittir. Ancak Bitcoin herhangi bir ülkeye ya da gruba ait değil, sahipsiz bir para birimidir. Bilişim uzmanları tarafından teknik altyapısı geliştirilmiş ve kullanıma sunulmuştur. Başta ne olduğu tam olarak kavranamasa da hızlı bir gelişim göstermiş, geniş bir kitleye yayılmış ve özellikle internet üzerinde para transferi için çokça kullanılır olmuştur. Bitcoin, geleneksel para birimlerine göre birçok farklılığa sahip. Örneğin herhangi bir kişi, grup ya da hükümetin kontrolünde olmadığı için para biriminin değerini tamamen serbest piyasa belirliyor. Ayrıca kimin ne kadar Bitcoin’i olduğu ve kimin kime kaç Bitcoin gönderdiği bilgisi, merkezi bir veri tabanında tutulmuyor. Bunun yerine tüm kullanıcıların bilgileri kendi bilgisayarlarında görebileceği şekilde bir sistem geliştirmiş. Yani herhangi bir Bitcoin kullanıcısı, Bitcoin için kullandığı yazılım sayesinde geçmişten bugüne kadar yapılmış bütün Bitcoin transferler bilgilerini ve halihazırda kimde ne kadar para olduğuna ait verileri kendi bilgisayarında saklayabiliyor. Bu veri kütüğüne de “Blockchain” deniliyor. Her an yeni halkaların eklendiği (çünkü sürekli para transferi oluyor) bu dijital zincirin bazı önemli özellikleri var. Örneğin Bitcoin’in tüm paydaşlarda bir kopyası bulunur, veriler asla değiştirilemez ve kişilerin özel bilgileri tutulmaz; her bir kişi özel bir koddan ibarettir. Hangi paranın ya da işlemin kime ait olduğu değil, hangi koda ait olduğu bilinir.
Bitcoin'in gelişimini sürdürüp sürdüremeyeceği bilinmiyor, ancak Bitcoin'in farklılıklarından birisi olan dijital zincir değişik alanlarda yeni uygulamalara kapı açıyor. Örneğin bir film senaryosu yazdığınızı varsayın. Bu senaryoyu yapımcılara götürmeden önce fikirlerinizin çalınma ihtimalini engellemek için notere onaylatıyorsunuz. Böylece, birisi senaryonuzu çalmak istediğinde mahkemeye başvurup bu senaryonun önce sizin tarafınızdan yazıldığını ispat edebiliyorsunuz. Birçok dijital eser için de benzer bir durum söz konusu. Telif haklarının korunması için oluşturulan bir dijital zincire eserinizi bir tuşa basarak kolayca kaydettiğinizi düşünün. İnsanlar eserin içeriğini ve kime ait olduğunu göremiyor, ama siz dosyalarınızı dijital olarak mühürlemiş ve tarihin dijital zincirine kaydetmiş oluyorsunuz. Üstelik bu eserler isteğe bağlı olarak halka açık hale de getirilebilir.
Maalesef içinde bulunduğumuz dünya beklenmedik savaşlarla karşı karşıya kalıyor. Bir ülkede savaş olduğunda, çeşitli sebeplerle tapu kayıtları silinebiliyor. Bu durumda nerenin kime ait olduğunun geriye dönük olarak belirlenmesi neredeyse imkânsızlaşıyor. Dijital zincir ile bu tür kayıtların güvenli şekilde saklanması mümkün olabilir. Ülkedeki birkaç tapu kaydını yok etmek hiçbir şeyi değiştirmeyecek, çünkü dünyanın birçok yerinde kayıtlar tutuluyor olacaktır. Bu durum tapu kayıtlarının yanı sıra nüfus, vergi gibi alanlarda da kullanılabilir. Özellikle mali konular dikkate alındığında ilerleyen yıllarda hükümetlerin şeffaflığı çerçevesinde bu tür uygulamaların hayata geçtiğini görebiliriz.
Dijital zincir gelecekte birçok farklı alanda değişik uygulamalarla karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Örneğin oy verme işleminin dijital bir hale getirilmesi kaçınılmaz bir durum. Dijital zincir ile bütün oylar zincire eklenebilecek, kimin kime oy verdiği bilinemese de herkes kendi oyunu kontrol edebilecek ve partilere verilen oylar anlık ve güvenli bir şekilde bilinebilecektir. Özel hayatın gizliliği, sağlık verilerinin tutulması gibi konularda dijital zincirin geliştirilerek kullanılacağı söylenebilir. Anlaşılan, gelecekte farklı ad ve şekillerde de olsa hayatımızın bir parçası dijital zincirde kayıtlı olacak.