ChatGPT Terapistlerin Yerine Geçebilir mi?
Son yıllarda kullanımı oldukça artan ChatGPT ve benzeri yapay zekâ destekli sohbet robotları, psikoterapistlerin yerini almaya hazırlanıyor gibi görünüyor. Peki, bu alternatif gerçekten terapistlerin ve terapinin yerini tutabilir mi?

elenabs/iStockphoto.com
ChatGPT ve diğer birçok yapay zekâ destekli sohbet robotu, son yıllarda her yaştan ve farklı meslek grubundan insanın günlük yaşamının bir parçası hâline geldi. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, internete erişimi olan herkesin bu teknolojilere kolaylıkla ulaşabilmesi. OpenAI tarafından geliştirilen yapay zekâ destekli dil modeli olan ChatGPT, bu alandaki dikkat çekici örneklerden biri olarak öne çıkarken onu takip eden farklı yapay zekâ destekli dil modelleri de hızla gelişiyor. Bu gelişmeler yapay zekânın yalnızca bilgiye erişim ve iletişim biçimlerimizi dönüştürmeyeceği, birçok meslek dalı için potansiyel bir tehdit oluşturabileceği yönündeki tartışmaları beraberinde getiriyor.
Son günlerde tartışmalara yol açan konulardan biri özellikle gençlerin ChatGPT gibi yapay zekâ destekli sohbet robotlarını bir tür “terapist” ve “psikolojik danışman” olarak kullanmaları. Kullanıcılar, bu platformlarda arkadaşlık ve kişisel sorunlar gibi özel hayatlarına ilişkin konulardan bahsederek tavsiye istiyorlar. Diğer bir yandan ruh sağlığı alanında ChatGPT gibi yapay zekâ sistemleri danışan ve hasta verilerinin analiz edilmesinde, tedavi sürecinin takibinde veya terapistlere hastaya özel tedavi planı hazırlamada yardımcı olabilir.
Ancak bu sistemlerin tek başına bir “terapist” gibi kullanılması, terapistlere yardımcı bir araç olarak işlev görmelerinden oldukça farklı. Burada asıl soruysa şu: İnsanlar yüz yüze ya da çevrim içi bir terapistten profesyonel destek almaktan veya yakın çevresinden tavsiye istemektense neden yapay zekâ destekli sohbet robotlarını tercih ediyor?
Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, özellikle gençlerin kişisel hayatlarını ve problemlerini başkalarıyla hatta psikolojik danışmanlarla bile paylaşmak istememesi. Özellikle COVID-19 salgını sonrası artan bireyselleşme eğilimi, bu durumun en güçlü sebeplerinden biri olarak görülüyor. İnsanlar, arkadaşlarına veya terapistlerine kişisel sorunlarını açmaktansa bir insanla mesajlaşıyormuş hissi veren fakat gerçekte insan olmayan bu sohbet robotlarını tercih ediyor. Böylece yaşamlarını ve problemlerini çevrelerine “ifşa etmek” zorunda kalmadıklarını düşünüyorlar. Ancak bu durum, insan ilişkilerinin ve etkileşimlerinin azalmasına dolayısıyla bireylerin daha fazla yalnızlaşmasına yol açıyor.
Yapay zekâ destekli sohbet robotlarının insanlar tarafından terapistlerin alternatifi olarak görülmesinin bir diğer nedeniyse terapistlerden ve psikolojik danışmanlardan farklı olarak anlık ve çoğu zaman onaylayıcı dönüşlerde bulunması. Kullanıcılar ile yapılan araştırmalar, insanların terapistlerle belirli saatlerde ve sınırlı sürelerle seans planlamak veya arkadaşlarından yanıt beklemek yerine kendilerine anında dönüş yapan bu sistemleri daha faydalı bulduklarını ortaya koyuyor. Ayrıca uzmanlar, bu yaklaşımın uzun vadede yarardan çok zarar getirebileceği konusunda uyarıyor. Sürekli onaylayıcı yanıtlar ve sınırsız erişim imkânının özellikle obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi rahatsızlıklarda onay ve güvence arama davranışlarını artırabileceğini belirtiyorlar. Bu durumun bireylerin sosyal hayattan daha da uzaklaşmasına ve yalnızlaşma eğiliminin güçlenmesine yol açabileceği düşünülüyor.
Yapay zekâ destekli sohbet robotlarının henüz terapi ve psikolojik danışmanlık alanında bir alternatif olabilmesi uzmanlar tarafından pek mümkün görülmüyor. Terapi ve psikolojik danışma her ne kadar klinik sağlık sorunlarını çözmeye yönelik bir süreç gibi görünse de aslında sosyal ilişkiler kurma, bu ilişkilerde yaşanan sorunlara çözüm arama ve duygusal bağlar geliştirme sürecidir. Bu nedenle uzmanlar, ChatGPT gibi yapay zekâ destekli sohbet robotlarının kontrollü ve belirli çerçeveler içinde kullanılmasının ciddi sorunlara yol açmayabileceğini ancak temkinli olunması gerektiğini vurguluyor. Özellikle bu sistemleri kullanarak tanı konulmasının sakıncalı olduğunun altını çiziyorlar. Mevcut koşullarda ise bu teknolojiler yakın zamanda terapinin ve terapistlerin yerini alabilecek gibi görünmüyor.
Sözlük:
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB): Zihinde istemsizce beliren ve yoğun kaygıya yol açan düşünceler ile bu kaygıyı azaltmak için yapılan takıntılı davranışların günlük yaşamı zorlaştırdığı bir ruhsal bozukluk.
Kaynaklar:
- https://www.businessinsider.com/chatgpt-therapy-risks-benefits-boundaries-2025-3
- https://www.jmir.org/2023/1/e40789
- https://www.nature.com/articles/s41599-023-02567-0
- https://hai.stanford.edu/news/exploring-the-dangers-of-ai-in-mental-health-care
- Aggarwal, A., Tam, C. C., Wu, D., Li, X., & Qiao, S. (2023). Artificial Intelligence-Based Chatbots for Promoting Health Behavioral Changes: Systematic Review. Journal of medical Internet research, 25, e40789. https://doi.org/10.2196/40789
Yazar Hakkında:
Seher Aytüre
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji Bölümü