Kehribarın İçine Hapsolmuş Fosiller
Canlıların üç boyutlu olarak fosilleştiği bir ortamsa kehribardır.
Uzak geçmişte dünya üzerinde yaşamış canlılarla ilgili bilgi edinmenin bir yolu fosilleri incelemektir. Sıklıkla rastlanan fosillerin büyük çoğunluğu tortul kayaçların tabakaları arasında düzleşmiş ve yassılaşmıştır. Canlıların üç boyutlu olarak fosilleştiği bir ortamsa kehribardır.
Fırtına sırasında dalları kopan ağaçlardan yüksek miktarda reçine akar. Bu reçinenin milyonlarca yıl içinde fosilleşmesiyle kehribar ortaya çıkar. Reçine, akışkanlığı az bir sıvı olduğu için üzerine düşen ufak canlıların reçineden kurtulması zordur. Bu yüzden fosilleşerek kehribara dönüşen reçinenin içinde bazen ufak organizmalar da bulunur.
Sıradan fosillerin aksine kehribarın içindeki fosillerin yumuşak dokuları iyi korunur. Bu yüzden kehribar fosilleri canlılar hakkında daha detaylı bilgi verir.
Reçine canlıya temas ettiğinde dokuların içine sızmaya başlar. Böylece içine gömülmüş organizmanın mantarlara ve bakterilere yem olmasını engeller. Hatta zamanla sertleştikçe fosili çevreleyen bir kabuk oluşturur.
Dünya genelindeki çeşitli kehribar rezervlerinde, örneğin Baltık ülkelerindeki ve Dominik’teki rezervlerde, fosilleşmiş canlılara rastlanıyor. Ancak bu rezervler hem görece yakın dönemlerde oluşmuş kehribar içeriyor hem de içlerinde görece büyük canlılara pek rastlanmıyor.
Bilinen kehribar rezervleri arasında en eski dönemlere ait olanlardan biri Burma’da bulunuyor. Yaklaşık 99 milyon yıllık olan bu kehribar rezervinde kavun büyüklüğünde canlılara, hatta omurgalılara bile, rastlamak mümkün. 1990’larda Burma’da kehribar çıkaran bir madencilik firması Burma kehribarının her bir kilogramında ortalama 46 organizma olduğunu belirtmişti.
Burma kehribarının varlığı 1900’lerin başından beri biliniyor. Hatta Londra Doğa Tarihi Müzesinde 1920’lerden beri Burma kehribarındaki fosilleşmiş canlılar sergileniyor. Ancak bölgedeki siyasi istikrarsızlık sebebiyle Burma kehribarına ulaşmak çok zor. Normal koşullar altında bilimsel çalışmalara konu olan fosillerin para ile satılmaması gerekir. Ancak bugün araştırmacılar ziyaret edemedikleri, savaşın yaşandığı bir bölgeden çıkarılan kehribarlara ancak onları satın alarak ulaşabiliyor.
Paleontolog Xing Lida, Çin’in Tengchong kentindeki bir pazarda alacağı Burma kehribarlarını seçiyor.
Burma’da bir kehribar madeni. Yerli halk, kehribara ulaşana kadar kuyu kazıyor, daha sonra yatay yönde ilerleyerek madeni çıkarıyor.
Bugüne kadar Burma kehribarının içinde 1200’e yakın yeni tür keşfedildi. Bu canlılar arasında bilinen en küçük dinozor türleri bile var. Aşağıda, içinde fosiller bulunan Burma kehribarlarından çeşitli örnekler yer alıyor.
Fındık büyüklüğündeki bu kehribarın içinde bir yavru yılan var. Daha önceleri bilinmeyen bu yılan türüne Xiaophis myanmarensis adı verildi.
Bu kehribarın içinde bir salyangoza ait yumuşak dokular var. Salyangozun kafası ve antenleri de korunmuş.
Bu kehribarların içinde yavru kurbağalar var. Sağdakinde ayrıca bir de böcek görülüyor. Belki de kurbağa böceği yemeye çalışırken reçineye hapsolmuş. Soldaki fosilde ise kurbağanın bacakları, parmakları, ayakları ve derisi görülüyor. Ancak kurbağanın kafası yok.
Bu kehribarın içinde Enantiornithes grubundan bir kuşun kanadı var. Bugün soyu tükenmiş olan bu kuşların tüylerinin iskeletlerine bağlanma biçimi fosilde açıkça görülüyor.
Bu kehribarın içinde yaklaşık 14 milimetre uzunluğunda bir dinozor kafası var. Bilinen en küçük dinozor türlerinden birine ait olan bu canlının büyüklüğü, büyük olasılıkla, bugün yaşayan en küçük kuş türü olan arı sinekkuşununki kadardı. Gözlerdeki dar açıklıklar hayvanın gündüzleri aktif olduğuna işaret ediyor.
Kaynaklar:
- Sokol, Joshua, “Troubled Treasure”, Science, 2019.
- Vogel, Gretchen, “Head of tiny dinosaur found trapped in amber”, Science, 2020.