Sadece Arıların Değil Kelebeklerin de Başı Dertte
Koloni Çöküş Bozukluğu/Sendromu’nu (CCD) çoğunuz duymuşsunuzdur. Bu sendrom, kolonilerdeki işçi arıların, kraliçe arıyı ve bal peteği gözlerinde büyümeyi bekleyen larvaları arkalarında bırakarak, polen toplamak üzere kovandan ayrılıp bir daha geri dönmemeleri şeklinde tanımlanıyor.
Birçok bitkinin tarımsal üretimi için gerekli olan doğal tozlaştırıcıların hayatı ve geleceği büyük tehlike altında. Geçtiğimiz son birkaç yıldır medyada sıkça karşımıza çıkan Koloni Çöküş Bozukluğu/Sendromu’nu (CCD) çoğunuz duymuşsunuzdur. Özellikle 2006 yılından beri kendini hissettiren bu sendrom, kolonilerdeki işçi arıların, kraliçe arıyı ve bal peteği gözlerinde büyümeyi bekleyen larvaları arkalarında bırakarak, polen toplamak üzere kovandan ayrılıp bir daha geri dönmemeleri şeklinde tanımlanıyor. TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisi Ocak 2014 sayısında yayımlanan “Robot Arılar” yazımızda bu konuyu ayrıntılı bir şekilde anlatmıştık.
Dünyadaki çiçek açan bitki türlerinin yaklaşık %90’ının tozlaşabilmesi için böceklere ve diğer tozlaştırıcı hayvanlara ihtiyacı var. Doğal tozlaştırıcıların en önemlilerinden olan arıların ve kelebeklerin sayılarının azalması sadece gıda üretimini değil doğal hayatın güzelliğini ve çeşitliliğini de olumsuz yönde etkiler.
Yapılan çalışmalar sadece balarılarının değil, diğer yaban arılarının ve kelebeklerin de sayısının her geçen gün hızla azaldığını gösteriyor. Tam olarak nedeni bilinmese de, çok fazla kullanılan bazı zirai mücadele ilaçlarının ve habitat (yaşam alanı) kaybının doğal tozlaştırıcıların sayısının azalmasındaki etkisinin büyük olduğu belirtiliyor. Uzmanlar ABD’de yaban arısı ve çeşitli kelebek türlerinin popülasyonunun üçte birinin azaldığının altını çiziyor. Özellikle ortabatı eyaletlerinin yaşam alanlarındaki yaban arılarının ve monark kelebeklerinin nerdeyse %50’si yok olmuş durumda.
Araştırmalar neonicotinoids olarak bilinen ve böceklerin sinirlerini felç ederek onları öldüren bitki koruma ilacına yoğunlaşıyor. Bu pestisit sadece hedeflenen zararlı böceklere değil, doğal tozlaştırıcılara da zarar veriyor. Bu tür ilaçların kullanımı birçok Avrupa ülkesinde ya yasaklandı ya da birçoğunun kullanımı birtakım yasal düzenlemelerle kısıtlandı. Örneğin bu tür ilaçlar doğal tozlaştırıcıların sıklıkla uçtuğu sabah saatlerinde uygulanamıyor. Ancak ABD’de ve diğer gelişmekte olan ülkelerde bu tür ilaçlar hâlâ yoğun bir şekilde, bilinçsizce kullanılıyor.
Zirai mücadele ilaçlarının yanı sıra yaşam alanı kaybının da arıların ve kelebeklerin sayısının azalmasındaki rolü büyük. Doğal tozlaştırıcıların serbestçe uçuşup beslendikleri çoğu sulak alan, çayır ve kırlar günümüzde artık ya tarım arazisi ya da yerleşim alanı olarak kullanılıyor. Uzmanlar çok fazla kimyasalın kullanıldığı tarım arazilerinin bu tür böcekler için tehlikeli alanlar haline geldiğini belirtiyor.
Peki, bitkilerin tozlaşmasına yardımcı olan bu böcekleri korumak için neler yapmalı? Birçok ülkede ekolojik ve doğal yaşamı destekleme dernekleri üniversitelerle birlikte arıları ve kelebekleri kurtarma çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle kamuoyunu bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmak adına birçok kampanya düzenleniyor. Örneğin arıların ve kelebeklerin en sevdiği bitkilerin bahçe ve balkonlara ekilmesi, bu böceklerin beslendiği ve ürediği doğal ortamların, çayırların ve sulak arazilerin korunması, tarım arazilerinin yakınına su kanallarının yapılması, özellikle bahçelerde ve fidanlıklarda kimyasal ilaç kullanılmaması yönünde çalışmalar mevcut. Amaç doğal bitki örtüsünü ve hayvan topluluğunu yeniden canlandırmak.