Yapay Zekâ Günlük Yaşamımızda Nerelerde Kullanılıyor?
Yapay zekâ; telefon uygulamalarından navigasyona, film önerilerinden sağlık taramalarına kadar pek çok alanda aktif olarak kullanılıyor.
bymuratdeniz / iStock
Bir sabah uyanır uyanmaz ChatGPT’ye “Bugün hava nasıl?” diye sorduğunuzda ya da bir e-posta yazarken size yazım önerileri sunan bir sistemden destek aldığınızda aslında bir yapay zekâ uygulamasıyla etkileşime geçiyorsunuz. ChatGPT gibi sohbet robotları, birçok insanın yapay zekâyla ilk kez bu kadar doğrudan ve kişisel bir temas kurmasını sağladı. Bu durum, yapay zekâya yönelik büyük ilgi uyandırdı çünkü ilk kez bizi anlayan ve anlamlı cümleler kurabilen bir sistemle karşı karşıya kaldık.
Oysa yapay zekâ, yalnızca konuşan robotlardan ibaret değil. Aslında çok uzun süredir ve çok fazla alanda hayatımızda yer alıyor. Yön bulmaktan dizi seçmeye, sağlık hizmetlerinden alışveriş önerilerine kadar pek çok konuda farkında olmadan ondan destek alıyoruz.
Güne telefonunuza uzanıp hava durumuna göz atarak başlıyor, gün içinde navigasyonla bir rota belirliyor ya da akşam koltuğa oturduğunuzda ekrandan ne izleyeceğinize karar vermeye çalışıyor olabilirsiniz. Hiçbirinde yalnız değilsiniz. Farkında olmasak da tüm bu adımlarda yapay zekâ yanımızda.
Telefonlarımızdaki Siri ya da Google Asistan gibi dijital yardımcılar, yapay zekânın en bilindik yüzleri hâline geldi. Çoğumuz bu sistemlerle en az bir kez konuşmuşuzdur. İnsan dilini anlaması ve uygun tepkiler verebilmesi için büyük veri kümeleri üzerinde eğitilen bu karmaşık algoritmalar, dijital asistanlar aracılığıyla günlük hayatımıza entegre oluyor. Yol tarifi almak, en sevdiğimiz müzik türlerini çaldırmak, takvimimize hatırlatıcı eklemek veya bulunduğumuz şehrin hava durumunu sesli komut vererek öğrenmek artık sıradan işler hâline geldi. Üstelik bu sistemler, alışkanlıklarımızı öğrendikleri için bize özel önerilerde bulunabiliyor.
Ulaşım alanında da yapay zekânın etkisi giderek artıyor. Eskiden yalnızca haritaya bakarak yönümüzü bulmaya çalışırken bugün Yandex Navigasyon, Google Haritalar gibi uygulamalar sayesinde en hızlı ve en konforlu rotayı saniyeler içerisinde öğrenebiliyoruz. Bu uygulamalar, milyonlarca kullanıcının anonim konum verilerini ve trafik akış bilgilerini analiz ederek yol üzerindeki hız değişimlerini, anlık yoğunlukları ve olası gecikmeleri gerçek zamanlı olarak tespit ediyor. Böylece sadece varış noktasını göstermekle kalmıyor, aynı zamanda kullanıcıya en uygun rotayı sunuyor ve tahmini varış süresini doğru biçimde hesaplıyor.

Sing Kuen Yip/iStockphoto.com
Benzer şekilde Netflix’te izlediğiniz bir diziye benzer içeriklerin önerilmesi ya da Spotify’ın sizin için ideal bir şarkı seçmesi de yapay zekâ sayesinde mümkün oluyor. Bu platformlar, izleme ve dinleme alışkanlıklarınıza dair verileri analiz ederek size hitap edecek yeni içerikler sunuyor. Sosyal medya uygulamaları da aynı prensiplerle çalışıyor. Instagram’ın “Keşfet” bölümü ya da TikTok’taki “Sizin İçin” sayfası, daha önceki etkileşimlerinize göre içerik seçiyor. Alışveriş sitelerinde karşılaştığınız “Bunu alanlar şunlara da baktı” gibi ifadelerle paylaşılan öneriler de yine yapay zekâ algoritmalarının ürünü. Tüm bu sistemlerin ortak amacı, kullanıcı verilerini analiz ederek kullanıcıyı daha iyi tanımak ve ilgi duyabileceği içerikleri ona sunmak.
Yapay zekâ sadece eğlence ve kolaylık sunmakla kalmıyor, sağlık gibi hayati alanlarda da önemli bir rol oynuyor. Örneğin doktorlar MR ya da röntgen görüntülerini incelerken yapay zekâdan destek alabiliyor. Sistemler, şüpheli bölgeleri işaretleyerek tanı sürecini hızlandırıyor. Bu da erken teşhis için büyük avantaj sağlıyor. Yapay zekâ karar veren bir doktor değil elbette. Ancak sağlık çalışanlarına zaman kazandıran ve dikkatlerini doğru yerlere yönlendiren bir yardımcı gibi düşünülebilir.

Simonkr/iStockphoto.com
Evlerimizde kullandığımız birçok akıllı cihaz yapay zekâ ile çalışıyor. Işıklar, ısıtma sistemleri, güvenlik kameraları, akıllı kilitler zamanla kullanıcı alışkanlıklarını öğrenerek kendilerini buna göre ayarlayabiliyor. Mesela evde kimse yokken sıcaklığı düşüren ya da eve girilmeden önce ışıkları açan sistemler hem konfor sağlıyor hem de enerji tasarrufuna katkıda bulunuyor.
Tüm bunların ötesinde yapay zekâ artık gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası hâline gelerek sadece teknoloji tutkunlarının değil, herkesin kullandığı bir araca dönüştü. Ancak yapay zekânın bu kadar yaygınlaşması; güvenlik, mahremiyet ve etik gibi konularda dikkatli olunmasını ve bazı önemli soruları da beraberinde getiriyor. Yapay zekânın yalnızca “Neler yapabilir?” sorusuyla değerlendirilmesinin yeterli olmadığı aşikâr. Bu soruların yanında “Nasıl kullanılmalı?, Nerede durmalı?” soruları da sorulmalıdır. Çünkü bu teknoloji doğru kullanıldığında müthiş faydalar sağlayabilirken kontrolsüz kaldığında ciddi riskleri de beraberinde getirebilir.
Sonuç olarak yapay zekâ artık sadece geleceği şekillendiren bir kavram değil, günlük yaşamın içine yerleşmiş bir gerçeklik. Sabah uyandığımız andan gece yatana kadar farkında olmadan etkileşim hâlinde olduğumuz bir olgu hâline geldi. Bu teknolojiyi yalnızca kullanmakla kalmayıp nasıl çalıştığını da anlamaya çalışırsak gelecekte bizi bekleyen akıllı sistemlerle daha sağlıklı, bilinçli ve güvenli bir ilişki kurabiliriz. Böylece teknolojiye sadece ayak uyduran değil, onu anlamlandıran bireyler olarak bu dönüşümde yerimizi alabiliriz.
Kaynaklar:
- MIT Technology Review. (2023). How AI Is Changing Your Everyday Life. https://www.technologyreview.com
- Russell, S., & Norvig, P. (2020). Artificial Intelligence: A Modern Approach (4th ed.). Pearson.
- Stanford University AI Index Report 2024. https://aiindex.stanford.edu
Yazar Hakkında:
Mustafa Barış Emektar
ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Yüksek Lisans Öğrencisi