Güneş Sistemini Tanıyalım: Merkür
Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür’ü daha yakından tanımak ister misiniz?
Güneş sistemini detaylı olarak anlatacağımız bu yazı dizisinde aynı zamanda temel astronomi bilgilerine, son uzay keşiflerine, güncel ve gelecekte yapılması planlanan uzay projelerine de yer vereceğiz. Bu yazı dizisinde Güneş sistemiyle ilgili doğru sanılan yanlışlara da açıklamalar getireceğiz.
Mark Garlick / Science Photo Library
Güneş sisteminin genel bir portresini çizerek başlayalım. Güneş sistemi sekiz gezegen ve bu gezegenlerin etrafında dolanan toplamda 200’den fazla doğal uydu, cüce gezegen, irili ufaklı asteroit ve kuyruklu yıldız içeren bir sistemdir. Bu sistemin en büyük kütleli ve sahip olduğu kütle çekim kuvveti ile sistemi kontrolü altında tutan üyesi ise yıldızımız Güneş’tir. Güneş sisteminin toplam kütlesinin yaklaşık %90’ını Güneş’in kendisi oluşturur.
Mark Garlick-Science Photo Library / Getty Images
Güneş sistemi, gök adamızın merkezi etrafında saniyede 220 kilometre hızla hareket eder.
Güneş sistemi, içinde yaşadığımız gök ada olan Samanyolu’nda bulunan yüzlerce milyar yıldız sisteminden biridir. Samanyolu Gök Adası’nın merkezine yaklaşık 27.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan Güneş sistemi, gök adamızın merkezi etrafında saniyede 220 kilometre hızla hareket eder.
Işık yılı adının çağrıştırdığı gibi bir zaman birimi değildir. Işığın bir yılda katettiği toplam yolu ifade eder. Bir yıldaki toplam saniye sayısını ışığın bir saniyedeki hızı olan 300.000 kilometre ile çarparsanız bir ışık yılının kaç kilometre olduğunu bulursunuz. 1 ışık yılı yaklaşık 10 trilyon kilometredir.
Gezegenler
Mark Garlick-Science Photo Library / Getty Images
Güneş sisteminde sekiz gezegen bulunur.
Merkür’ü anlatmaya başlamadan önce gezegenin tanımını yapalım. Uluslararası Astronomi Birliği’nin 2006 yılında almış olduğu karara göre, Güneş sistemindeki bir gök cisminin gezegen olabilmesi için aşağıdaki üç temel şartı sağlaması gerekiyor.
- Güneş etrafında kendine ait bir yörüngeye sahip olmalı.
- Neredeyse küresel bir şekle sahip olabilecek kadar büyük kütleli olmalı.
- Kütlesi yörüngesini temizleyebilecek kadar büyük olmalı.
İlk koşula göre bir cismin gezegen olması için Güneş’in etrafında dolanıyor olması gerekiyor.
İkinci koşula göre ise cismin şekli küresel olmalı. Peki neden? Bu sorunun cevabı kütle çekiminin ne olduğunu açıklamayı da gerektiriyor. Kütle çekimini “bir kütlenin diğer bir kütleyi çekmesi” olarak tanımlamak yerine, “küçük kütlelerin büyük kütlelerin üzerine olan düşme eğilimi” şeklinde tanımlamak daha doğru olacaktır. Büyük bir kütlenin üzerine her yönden madde düşerse sonunda elde edeceğiniz şey bir küre olur. Örneğin iyi bir kartopu yapabilmek için karı her yönden avucunuzun içinde sıkıştırmanız gerekir. Bunu ne kadar iyi yaparsanız küreye o derece benzer bir kartopu elde edersiniz. İşte bu nedenle gezegenler küreseldir. Dünya’nın küre şeklinde olmasının nedeni de kütle çekimidir. Aslına bakarsanız kabaca birkaç yüz kilometreden daha geniş gök cisimleri küresel olma eğilimindedir. Demek ki bir gök cisminin küresel olabilmesi, kütlesinin büyüklüğü ile yakından ilişkilidir.
Gezegen olabilmenin üçüncü şartı da kütlenin ne kadar büyük olduğuna bağlıdır. Bir gök cisminin yörüngesini temizleyebilmesi, o yörüngede büyük bir farkla en büyük kütleli cisim olması demektir. Örneğin Jüpiter’in Güneş etrafındaki yörüngesi üzerinde asteroitlerin yoğun bir şekilde kümeleştiği iki bölge bulunur. Ancak Jüpiter’in kütlesi bu asteroitlerin toplam kütlesinden milyonlarca kat daha fazladır. Bu nedenle Jüpiter, gezegen olma şartının üçüncü koşulunu sağlar.
Bugün bilim insanlarının kabul ettiği gezegen tanımı yukarıda bahsettiğimiz üç temel şarta dayanıyor. Ancak yakın bir gelecekte gezegen tanımı değişebilir. Şöyle bir örnek verelim: Eğer Mars büyüklüğünde bir cisim asteroitlerin bolca bulunduğu Kuiper Kuşağı’nda keşfedilseydi, o cismin yörüngesini temizlemesi neredeyse imkânsız olurdu. Bu durumda cisim, gezegen olma koşulunun ilk ikisini sağlasa da üçüncüsünü sağlayamayacağı için gezegen olarak tanımlanamazdı. Bir başka ifadeyle bir gök cisminin gezegen olabilmesi için bulunduğu konum da çok önemlidir.
Merkür
Merkür’ün Genel Özellikleri
Liyao Xie / Getty Images
Güneş’e en yakın gezegen olduğu için Merkür’ü bir teleskopla görebilmek kolay değildir. Çünkü Güneş’in yanında çok sönük kalır. Ancak Güneş doğmadan hemen önceki veya Güneş battıktan hemen sonraki iki saat içinde Merkür gözlenebilir.
Merkür her yüzyılda ortalama olarak 13 kez Güneş’in önünden geçer. Geçiş esnasında Merkür, Güneş’in parlak diskinin önünde minik siyah bir daire olarak görünür. Son Merkür geçişi 11 Kasım 2019 tarihinde gerçekleşti. Gelecekteki ilk üç geçişi ise sırasıyla 13 Kasım 2032, 7 Kasım 2039 ve 7 Mayıs 2049 tarihlerinde olacak. Bu üç Merkür geçişi de Türkiye’den gözlenebilecek.
Merkür, Dünya’ya kıyasla Güneş’e yaklaşık üç kat daha yakındır. Bu nedenle Merkür’ün yüzeyinden Güneş’e bakıyor olsaydınız Dünya’dan gördüğünüze kıyasla üç kat daha büyük bir Güneş görürdünüz.
Kütle
Science History Images / Alamy Stock Photo
Merkür'ün kütlesi Dünya’nın kütlesinin yirmide biri kadardır.
Merkür’ün kütlesi 3,3 x 1023 kilogramdır. Yani kütlesi Dünya’nın kütlesinin yirmide biri kadardır. Eğer 70 kg kütleye sahip yetişkin bir insanın Dünya’yı temsil ettiğini varsayarsak yeni doğmuş 3,5 kg’lık bir bebek de Merkür’ü temsil eder.
Merkür’ün çapı 4.879 kilometredir. Yani çapı Dünya’nın çapının yaklaşık üçte biri kadardır ve Ay’dan biraz daha büyüktür.
Merkür’de hissedeceğiniz kütle çekim ivmesi Dünya’dakinin üçte biri kadardır. Bir başka ifadeyle Merkür’de yüksekten düşmeye bırakılan bir cismin belirli bir süre sonra ulaşacağı hız, Dünya’da düşmeye bırakılan bir cismin aynı süre içinde ulaşacağı hızın üçte biri kadardır. Bu düşük kütle çekim ivmesi nedeniyle Merkür’de olsaydınız Dünya’ya kıyasla iki veya üç kat daha yükseğe zıplayabilirdiniz.
İvme bir cismin hızındaki artış veya azalışı temsil eder. Kütlenin varlığı nedeniyle oluşan bu ivme türüne kütle çekim ivmesi denir. Örneğin Dünya’nın yüzeyine doğru düşen bir cisim Dünya’nın kütle çekimi nedeniyle giderek hızlanır. Yukarı doğru atılan bir cisim ise yükseldikçe yavaşlar. Her iki durumda da ivmenin kaynağı Dünya’nın kütlesidir.
Atmosfer
SCIEPRO / Getty Images
Merkür'ün oksijen, sodyum, hidrojen ve helyumdan oluşan çok seyrek bir atmosferi vardır.
Merkür’ün çok seyrek bir atmosferi vardır. Dünya atmosferinin en dış katmanı olan ekzosfere benzetilen bu atmosfer çoğunlukla oksijen, sodyum, hidrojen ve helyum içerir.
Atmosferinin yoğunluğunun çok düşük olması nedeniyle Merkür’ün yüzeyi hem çok soğuk hem de çok sıcaktır. Eğer gündüz vakti Merkür’ün Güneş’e bakan yüzünde sıcaklığı ölçeydiniz, termometreniz 400 oC’ın üzerinde bir değer gösterirdi. Merkür’ün Güneş’e bakmayan tarafında ise sıcaklık yaklaşık -180 oC olurdu.
Aslında bu soğuğu hissetmek için Merkür’ün akşamını beklemenize gerek yok. Gündüz vakti Merkür’ün yüzeyindeki bir kraterin gölgesinde olsanız bile aynı derecede üşürdünüz. Unutmayın, eğer bulunduğunuz gök cisminin atmosferi yeterince yoğun değilse güneş ışığının ulaştığı yerler çok sıcak olurken gölgeler çok soğuk olacaktır. Çünkü ortam yoğunluğu düşük olduğundan belirli bir bölgedeki yüksek ısının etrafa yayılması zordur.
Merkür’ün kütlesi küçük olduğu için atmosferindeki gazları tutamaz ve atmosferini oluşturan bileşenler uzaya kaçar. Ancak güneş rüzgârları nedeniyle Merkür’ün yüzeyinden kopan parçacıklar sayesinde atmosfer yenilenir.
Peki Merkür’de olsaydık nasıl bir gökyüzü görürdük? Merkür’ün atmosferinin yoğunluğu çok düşük olduğundan, atmosferindeki parçacıklar güneş ışığını saçıp gökyüzünün renkli görünmesini sağlayamaz. Bu nedenle hem gece hem de gündüz gökyüzüne baktığımızda karanlık bir uzay görürdük.
Yörünge
Johannes Kepler’in bulduğu ve onun adıyla anılan Kepler yasaları sayesinde, gezegenlerin Güneş etrafındaki eliptik yörüngelerde dolandığını anlamış olduk. Elbette Kepler yasaları sadece gezegenler için geçerli değildir. Gök adamızın merkezi etrafında tur atan milyarlarca yıldız, gezegenlerin etrafında dolanan doğal uydular veya kara deliklerin etrafında tur atan yıldızlar da eliptik yörüngelere sahiptir.
Elips denilince basık bir çember veya oval bir şekil düşünmek yeterlidir. Çemberi ne kadar bastırırsanız ovallik artar. Merkür, Güneş sistemindeki en oval yörüngeye sahip gezegendir. Buna dış merkezlilik denir. Eğer bir gezegenin dış merkezliliği yüksek ise bu onun daha basık bir yörüngeye sahip olduğu anlamına gelir. Yani gezegenin enberi ve enöte noktalarındayken yıldızıyla arasındaki mesafeler arasındaki fark, başka bir ifadeyle enberi ve enöte uzaklıklarının oranı daha büyüktür. Merkür’ün Güneş’e olan uzaklığı ortalama 58 milyon km, enberi ve enöte uzaklıklarıysa yaklaşık olarak sırasıyla 46 ve 70 milyon km’dir.
Güneş sistemindeki sekiz gezegen içinde Güneş’in etrafında en hızlı hareket eden gezegen Merkür’dür. Ortalama olarak saniyede 47 kilometre hızla Güneş etrafındaki yörüngesinde dolanır. Dünya’nın ortalama yörünge hızı ise saniyede 30 kilometredir.
Hız değerinin ortalama verilmesinin nedeni gezegenlerin yörüngelerinin elips olmasıdır. Bir gezegen Güneş etrafındaki yörüngesinde ilerlerken Güneş’e ne kadar yakın olursa o kadar hızlı hareket eder.
Yörünge Kayması
Newton’un kütle çekim kuramı kullanılarak Merkür’ün yörüngesi hakkında yapılan hesaplar, Merkür’ün gözlemlenen yörüngesini hassas bir biçimde tahmin etmeye imkân vermez. Kuramsal hesaplar ile gözlemler arasındaki bu uyumsuzluğun nedeni uzun yıllar anlaşılamadı. Ancak Albert Einstein’ın 1915 yılında kütle çekiminin daha doğru bir tanımlaması olan genel görelilik kuramını geliştirmesinden sonra sorun çözüldü.
Güneş sistemindeki kütlesi en büyük gök cismi olan Güneş, uzayzaman dokusunun bükülmesine neden olur. Güneş’e en yakın gezegen Merkür olduğu için diğer gezegenlere kıyasla kütle çekiminden daha fazla etkilenir.
Merkür’ün yörüngesindeki düzensizliği açıklamadan önce gezegenlerin yörüngeleriyle ilgili iki önemli kavramdan bahsedelim. Bir gezegenin Güneş’e en yakın olduğu noktaya enberi en uzak olduğu noktaya ise enöte denir.
Mark Garlick / Science Photo Library
Bir gezegenin Güneş’e en yakın olduğu noktaya enberi en uzak olduğu noktaya ise enöte denir.
Enberi ve enöte kavramları sadece gezegen ve yıldız çiftleri için kullanılmaz. Elips bir yörüngeye sahip herhangi bir nesnenin etrafında tur attığı büyük kütleli nesneye olan uzaklığının en kısa olduğu yere enberi denirken en uzak olduğu yere enöte denir. Mükemmel bir çembersel yörüngede hareket eden nesneler için bir enberi veya enöte olmayacağı açıktır. Çünkü bu nesneler etrafında tur attıkları daha büyük kütleli nesneye veya nesnelere her zaman aynı mesafede olacaktır.
Grafik Tasarım: Umut Aybek
Merkür enberi noktasında iken onu Güneş’e birleştiren hayali doğru, farklı enberi zamanlarında farklı yönleri işaret eder.
Enberi noktası her Merkür yılında bir miktar kayar. Diğer yedi gezegenin kütle çekim etkisi nedeniyle oluşan kayma miktarı hesaplandığında dahi, Newton’un kütle çekim kuramı kullanılarak yapılan hesaplarla gözlemler arasındaki uyumsuzluk ortadan kalkmaz. Genel görelilik kuramı kullanılarak yapılan hesaplarla gözlemler ise uyumludur. Merkür’ün yörüngesinin hassas bir biçimde tahmin edilebilmesi, genel görelilik kuramını doğrulayan ilk çalışmalardan biri oldu.
GIF: Umut Aybek
Enberi noktası her Merkür yılında bir miktar kayar.
Mevsimler
Dünya’da mevsimlerin oluşmasının nedeni, Dünya’nın 23,5 derecelik bir eksen eğikliğine sahip olmasıdır. Peki eksen eğikliği ne demektir?
blueringmedia/iStock
Bir gezegenin dönme ekseni ile yörünge düzlemine çizilen dikme arasındaki açı eksen eğikliğini verir.
Küre şeklindeki Dünya’nın Kuzey Kutbu’ndan girip Dünya’nın merkezi boyunca ilerledikten sonra Güney Kutbu’ndan çıkan hayali bir doğru düşünelim. İşte bu doğruya Dünya’nın dönme ekseni denir. Bu eksen ile Dünya’nın Güneş etrafındaki yörünge düzlemi arasındaki açı 90 derece değildir. Düzleme çizilen bir dikmeyle yörünge ekseni arasında yaklaşık 23,5 derecelik bir açı vardır. Bir başka ifadeyle Dünya Güneş etrafındaki yörüngesinde ilerlerken 23,5 derece yatık durur. Bu nedenle Dünya’nın farklı enlemlerine güneş ışığı farklı açılarla düşer. Bu da her enlemin farklı miktarda ısınmasına neden olur. Dünya’nın bir yıl boyunca yaptığı harekete bakıldığında ise güneş ışığı bazen Dünya’nın Kuzey Kutbu’na bazen de Güney Kutbu’na daha dik açıyla gelir. Bu nedenle yıl içerisinde farklı mevsimler oluşur. Ancak Merkür, Güneş etrafındaki yörüngesinde eğik değil neredeyse tamamen dik durur. Yani Merkür’ün dönme ekseni Güneş etrafındaki yörünge düzlemine neredeyse diktir, aralarında yaklaşık 90 derecelik açı vardır. Bu da bizi şu sonuca götürür: Merkür’ün Dünya gibi bir atmosferi olsaydı, uygun eksen eğikliği olmadığı için, Merkür’ün her enlemi yılın her günü aynı mevsimi yaşardı.
Merkür’e Gönderilen Uzay Araçları
European Space Agency / Science Photo Library
BepiColombo Uzay Aracı
Merkür’e gönderilen ilk uzay aracı, 1973 yılında fırlatılan Mariner 10’du. Merkür’e üç defa yakın geçiş yaptıktan sonra 1975 yılında yükseklik kontrolü için kullandığı yakıt tükenince Mariner 10 ile irtibat kesildi.
Merkür’ü ziyaret eden ikinci ve Merkür’ün etrafındaki bir yörüngede hareket eden ilk ve tek uzay aracı ise MESSENGER oldu. 2011-2015 yılları arasında Merkür’ün etrafında dolanan uzay aracı, gezegenin binlerce fotoğrafını çekti. Yakıtı biten MESSENGER, 2015 yılında Merkür’e kasıtlı olarak düşürüldü.
Merkür’ün üçüncü ziyaretçisi ise Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Japonya Uzay Ajansı (JAXA) tarafından ortaklaşa geliştirilen BepiColombo isimli uzay aracı olacak. 2018 yılında uzaya fırlatılan BepiColombo, Ağustos 2021’de Venüs’e ikinci yakın geçişini ve aynı yıl içinde Merkür’e ilk yakın geçişini yaptı.
Bir uzay aracı bir gök cismine gönderildiğinde yol üzerinde bulunan bazı gezegenlere yakın geçişler yaparak hem yörünge düzeltmesi yapması hem de ivmelenmesi sağlanır. Bu yönteme “kütle çekim etkili manevra” denir. Bu sayede hem yakıttan hem de zamandan tasarruf edilir.
BepiColombo, 2025 yılında Merkür’ün etrafındaki bir yörüngeye oturtulacak. BepiColombo Merkür’ün etrafındaki yörüngede hareketine başladığında, kendisini oluşturan iki yörünge aracı birbirinden ayrılıp Merkür’ün farklı özelliklerini en az bir yıl boyunca incelemeye başlayacak.
BepiColombo, Merkür gözlemleri ile genel görelilik kuramını da test edecek. Ayrıca BepiColombo sayesinde Merkür’ün çekirdeğinde sıvı bir bölgenin olup olmadığı, gezegenin manyetik alanının nasıl oluştuğu, yüzeyinin yapısı, Merkür’ün yoğunluğunun yüksek olmasının nedeni ve gezegende depremlerin gerçekleşip gerçekleşmediği gibi konular detaylı biçimde araştırılacak.
Merkür’ün Bir Günü
Andrzej Wojcicki - Science Photo Library / Getty Images
Güneş sisteminde en tuhaf günü yaşayacağınız gezegenin Merkür'dür.
Dünya-Ay çiftini ele alırsak, Dünya'dan baktığımızda Ay’ın sürekli olarak aynı yüzünü görürüz. Çünkü Ay’ın kendi ekseni etrafındaki dönme süresi ile Dünya etrafındaki dolanma süresi neredeyse birbirine eşittir. Buna “dönme-dolanma kilitlenmesi” denir. Uzun yıllar Merkür için de aynı şeyin geçerli olduğu yani Güneş etrafında tur atarken Merkür’ün Güneş’e hep aynı yüzünü gösterdiği sanıldı. Ancak daha sonra Merkür’ün bir günü ile bir yılı arasındaki ilişkinin çok daha karmaşık ve sıra dışı olduğu anlaşıldı.
Merkür’ün gün süresi, Dünya’da aşina olduğumuz gün süresinden çok farklıdır. Buradaki önemli nokta, gün süresini nasıl belirlediğiniz ile ilgilidir. Eğer gün süresini bir gün doğumundan sonraki gün doğumuna kadar geçen süre olarak alırsanız, Merkür’ün gün süresi 176 Dünya gününe eşit olur. Bu gün tanımına “güneş günü” denir. Ancak eğer gün süresini Merkür’ün kendi ekseni etrafındaki 360 derecelik bir tam turu olarak alırsanız, gün süresi 59 Dünya günü olacaktır. Bu gün tanımına ise “yıldızıl gün” denir. Merkür’ün bir yılı yani Güneş etrafındaki bir tam turunu tamamlaması için geçen süre ise 88 Dünya gününe eşittir. Eğer Merkür’ün bir gününü 59 Dünya günü olarak alırsanız, gün ile yıl süresinin oranının 3/2 olduğunu görürsünüz. Yani kabaca üç Merkür yıldızıl günü geçtiğinde iki Merkür yılı da bitmiş olur. Ancak eğer bir günü Güneş’in iki doğuşu arasında geçen süre yani 176 Dünya günü kabul ederseniz, Merkür’ün günü ile yılı arasındaki oran 1/2 olur. Yani bir Merkür güneş günü bitene kadar iki Merkür yılı geçmiş olur.
İşte bu yüzden Merkür'de geçireceğiniz bir gün hayatınızın en tuhaf günü olurdu. Doğudan yükselen Güneş’in öncelikle batıya doğru hareket ettiğini görürdünüz. Buraya kadar garip bir durum yok. Çünkü Dünya’da deneyimlediğimiz şey de tam olarak bu. Dünya kendi ekseni etrafında batıdan doğuya doğru döndüğü için Güneş gökyüzünde doğudan batıya doğru hareket ediyormuş gibi görünür. Ancak Merkür’deki bir günü deneyimlerken asıl tuhaflık bir süre sonra başlar. Batıya doğru giden Güneş bir an durur ve sonra tekrar doğuya gitmeye başlar. Bir süre sonra ise Güneş tekrar batıya gider ve nihayet Merkür’ün batı ufkundan batar. Bu olay 88 Dünya günü sürer ve bu da 1 Merkür yılına eşittir. Yani Merkür’de Güneş doğup batana kadar gezegen aynı zamanda Güneş etrafındaki bir turunu tamamlamış olur. Diğer yandan siz Merkür’ün gökyüzünde Güneş ile bu garip deneyimi yaşarken, Güneş batı ufkundan batmadan önce Merkür kendi ekseni etrafında bir tam dönüşünü yapmış olur. Kısacası Güneş sisteminde en tuhaf günü yaşayacağınız gezegenin Merkür olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Keşiflerle Merkür
Konstantin Shaklein / Alamy Stock Photo
MESSENGER Uzay Aracı
Merkür’ün kutuplarında yer alan kraterlerin hiç güneş ışığı almayan bölgelerinde su buzu ve organik moleküller keşfedildi. Merkür, Güneş’e en yakın gezegen olduğu için yüzeyi çok sıcaktır. Ancak güneş ışığı almayan bölgeler ise aksine çok soğuk olduğu için su, buz hâlinde bulunabilir.
Merkür, Dünya’ya göre kendi ekseni etrafında çok daha yavaş döner. Yani Merkür’ün bir günü, Dünya’nın bir gününden çok daha uzundur. Bir nesnenin kendi ekseni etrafındaki dönüş hızında meydana gelen değişimler, o nesnenin çekirdeği hakkında önemli bilgiler verir. MESSENGER uzay aracı tarafından elde edilen veriler incelendiğinde, Merkür’ün iç çekirdeğinin yaklaşık 2.000 kilometre yani gezegenin yarı çapının %85’i kadar olduğu bulundu. Dünya'nın çekirdeğinin yarı çapı ise yaklaşık 3.500 km. Bu minik gezegenin neden bu kadar büyük bir çekirdeğinin olduğu henüz anlaşılamadı.
MESSENGER uzay aracının elde ettiği veriler, Merkür’ün yüzeyindeki lavların milyarlarca yıl boyunca aktığını gösteriyor.
Merkür Hakkında Bilmeniz Gereken 10 Şey
- Güneş sisteminin en küçük gezegenidir.
- Güneş’e en yakın gezegendir.
- Güneş’e en yakın gezegen olmasına rağmen en sıcak gezegen değildir.
- Merkür’ün yörünge kayması genel görelilik kuramını doğrular.
- Güneş etrafında en hızlı tur atan gezegendir.
- Bilinen bir halkası ve uydusu yoktur.
- Merkür’den Güneş’e baksaydınız Güneş’i, Dünya’dan gördüğünüze kıyasla, üç kat daha büyük görürdünüz.
- Merkür’ün yüzeyinde katı hâlde su bulunur.
- Merkür’ün yüzey sıcaklığı gündüzleri yaklaşık 430 oC iken geceleri yaklaşık -180 oC olur.
- Dünya’dan sonra Güneş sistemindeki yoğunluğu en yüksek gezegendir.
Bonus
Dünya’nın içine 18 adet Merkür sığabilir.
Sayılarla Merkür
Keşif tarihi: Tarih öncesi
Keşfeden: Bilinmiyor
Çapı: 4.900 km
Kütlesi: 3x1023 kg
Güneş’e ortalama uzaklık: 58.000.000 km
Yörünge dönemi (yıl süresi): 88 Dünya günü
Yıldızıl gün süresi: 59 Dünya günü
Güneş günü süresi: 176 Dünya günü
Eksen eğikliği: 0,034 derece
Merkür’ü ziyaret eden uzay araçları: Mariner 10 ve MESSENGER
Merkür’ü ziyaret edecek uzay araçları: BepiColombo
Doğal uydu sayısı: Bilinen bir uydusu yok.
Halka: Bilinen bir halkası yok.
Kaynaklar:
- Topal, S., Kaostan Kozmosa Evrenin Hikayesi, Destek Yayınları, 2020.
- https://solarsystem.nasa.gov/planet-compare/
- https://nssdc.gsfc.nasa.gov/planetary/factsheet/planet_table_ratio.html
- https://www.timeanddate.com/eclipse/mercury-transit.html
- https://sci.esa.int/web/bepicolombo
- https://solarsystem.nasa.gov/news/908/discovery-alert-a-closer-look-at-mercurys-spin-and-gravity-reveals-the-planets-inner-solid-core/
- https://agupubs.onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1029/2018GL081135