Jeoçeşitlilik: Biyoçeşitliliğin Sessiz Ortağı
6 Ekim tarihinin Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) tarafından “Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü” olarak ilan edilmesi planlanıyor. Peki jeoçeşitlilik neden önemli?
Üzerinde yaşadığımız Dünya, Güneş’e en yakın üçüncü gezegen. Kayaç bir gezegen olan Dünya’nın yer kabuğunun yüzeyi karalar, okyanuslar ve atmosfer ile örtülü. Ancak yer kabuğu homojen bir yapıya sahip değil. Türkiye’nin jeoloji haritasına baktığınız zaman bu heterojenliği hemen fark edebilirsiniz.
Türkiye’nin jeoloji haritası. Haritada değişik yaşlarda ve türlerdeki kayaçlar farklı renklerle gösteriliyor.
Dünya, üzerindeki canlı yaşamıyla Güneş sistemindeki diğer gezegenler arasında çok özel bir yere sahip. İnanılmaz bir fauna ve flora zenginliğine sahip olan yeryüzünde her geçen gün yeni canlı türleri keşfediliyor. Buna karşın doğal yaşam alanları ve canlı türleri çeşitli nedenlerle zaman içerisinde yok oluyor. Günümüzde biyoçeşitliliğin korunması, çevreyle ilgili popüler konulardan biri hâline geldi. Aslında biyoçeşitliliğin sessiz ve gizli bir ortağı var: jeoçeşitlilik.
Belirli bir bölgede ya da zaman diliminde yaşayan bitki türleri flora, hayvan türleri ise fauna olarak isimlendirilir.
Jeoçeşitlilik, biyoçeşitliliğin temelini oluşturuyor. Örneğin bir bitki topraksız yaşayamaz. Toprak ise kayaç parçalarının ayrışması ve aşınması sonucu oluşur.
Jeoçeşitlilik Nedir?
Jeoçeşitlilik, doğanın canlı olmayan tüm bileşenlerini içerir. Gezegenimiz, 5.000’in üzerinde mineral türü, yüzlerce kayaç çeşidi, milyonlarca fosil türü, toprakları, çökelleri, farklı yeryüzü şekilleri, topoğrafyası, volkanik aktiviteleri, mağaraları, jeolojik ve morfolojik süreçleri, hidrolojik süreçleri (örneğin göller ve nehirlerin oluşumu) ile çok zengin bir jeoçeşitliliğe sahiptir.
Biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemin temelini oluşturan jeoçeşitlilik, insanlığa birçok fayda sağlar. Örneğin ürünlerimizi yetiştirdiğimiz toprak, kullandığımız tüm cihazların ve aletlerin üretilmesi için ihtiyaç duyulan ham maddeler, içinde yaşadığımız evlerin yapı malzemeleri, enerji kaynakları, ziyaret ettiğimiz açık hava ortamları jeoçeşitliliğin bileşenlerindendir.
İnsanların kullandığı ilk aletler taştan yapılmıştı. Uygarlık tarihine yön veren çeşitli malzemeler tarih öncesi devirlere ismini vermişti. Günümüzde ise teknolojik cihazların üretiminde ihtiyaç duyulan ham maddeler arasındaki kayaçlar, metal cevherleri, mineraller, yakıtlar ve değerli taşların her biri inorganik maddelerdir. Örneğin günümüzde yanımızdan neredeyse hiç ayırmadığımız akıllı telefonların üretiminde periyodik tablodaki radyoaktif olmayan elementlerin yarısından fazlası kullanılıyor.
Bu elementlerin tümü yerkürenin litosfer olarak adlandırılan katı kısmından elde ediliyor.
İnsanların yaşamını şekillendiren jeoçeşitlilik, aynı zamanda doğal afetler gibi jeolojik olayların bir sonucudur. Çünkü yıkıcı etkileri olsa da jeolojik olaylar Dünya üzerindeki canlı yaşam için yeni fırsatlar doğurur. Tüm bu nedenlerle jeoçeşitliliğin korunup gelecek nesillere aktarılması hayli önemlidir. Jeoçeşitliliğin korunması gereken bu kısımlarını, jeomiras veya jeolojik miras olarak tanımlıyoruz.
Jeolojik Miras Nedir?
Mirasın türü, miras alınan unsurun niteliği ile ilgilidir. Örneğin müzik, maddi olmayan kültürel bir mirastır. Tarihî yapılar da kültürel bir mirastır. Bir hayvan veya bitki, biyolojik mirastır. Bir kaya resmi, arkeolojik mirastır. Belirli bir özelliği olan ve önemli bir jeolojik olayı temsil eden mineral, kayaç, fosil veya yeryüzü şekli ise jeolojik mirastır.
Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü
Birleşmiş Milletler yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için 2015 yılında 17 maddelik Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları belirlemişti. Bu amaçların hayata geçirilmesiyse doğal kaynakların korunmasıyla yakından ilgili. UNESCO Yürütme Kurulu, jeolojik mirasımızı korumak ve yerkürenin cansız olan bölümüne dikkat çekmek amacıyla 2022’den itibaren 6 Ekim’in “Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü” olarak kutlanması yönündeki önerisini önümüzdeki kasım ayında yapılacak UNESCO Genel Konferansı’nın onayına sunmayı kararlaştırdı.
Peki Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü olarak neden 6 Ekim tarihi seçildi? UNESCO Yürütme Kurulu bu günü belirlerken, arazide yapılacak aktivitelere imkân vermesi amacıyla seçilecek tarihin her iki yarım kürede de bahar mevsimine denk gelmesini hedefledi. Ayrıca “jeoçeşitlilik” terimi ilk defa Chris Sharples tarafından Ekim 1993’te yayımlanan bir bilimsel makalede kullanılmıştı.
Jeoçeşitlilik kavramının geniş çapta anlaşılması ve değerlendirilmesi hayli önemli. Çünkü modern toplumlar jeoçeşitlilik olmadan varlığını sürdüremez. Her 6 Ekim’de kutlanacak Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü, jeolojik mirasın önemi ve jeoçeşitliliğin korunması konusunda toplumlarda farkındalık oluşturabilmek için büyük bir fırsat.
Kaynaklar:
- Brilha, J., “Inventory and quantitative assessment of geosites and geodiversity sites: a review.”, Geoheritage, Cilt 8, Sayı 2, s. 119–134, 2016.
- Gray, M., “Geodiversity: Valuing and Conserving Abiotic Nature”, 2nd ed. Wiley Blackwell, Chichester, UK, 2013.
- Rohrig, B., “Smartphones: smart chemistry.”, Chem. Matters, s. 10–12, 2015.
Yazar Hakkında: