Gökadalar “Ölür” mü?
Gökadalar doğar, değişim geçirir, ancak tamamen yok olup olmadıklarıyla ilgili net bir açıklama getirmek mümkün değil.
Evren hızlanarak genişlemeye devam ettiği için gökadalar birbirinden uzaklaşır. Ancak gökadaların oluşturduğu gökada kümelerinde çok sayıda gökada bulunur ve iki gökada birbirine yeterince yakınsa aralarındaki kütleçekim etkisi nedeniyle çarpışabilir. Bu süreç yaşam döngüsü içinde gökadanın ömrünün sonuna gelmesi olarak kabul edilebilir. Ancak iki gökadanın çarpışması aslında gökadaların birleşmesi anlamına gelir. Gökadaların içindeki yıldızlar birbirinden çok uzak oldukları için çoğunlukla çarpışmazlar. Gaz bulutları ise birleşir ve daha yoğun hale gelir. Böylece yeni yıldızlar oluşur. Ancak başlangıçta yoğun bir şekilde gerçekleşen bu süreç sonucunda yıldız oluşması için gerekli madde miktarı azaldığı için yeni yıldız oluşumu yavaşlar. İki gökadanın çarpışması sonucu gökadaların yapıları ve şekilleri değişir. Oluşan yeni gökada genellikle disk şeklinde değildir ve yıldızlar belirli bir yörüngede değil gökadanın merkezi etrafında herhangi bir yerde bulunabilir.
Bir gökadanın ömrünün sonuna gelmesi anlamına gelebilecek diğer bir süreç ise içinde yeni yıldızların oluşmamasıdır. Gökadalar genellikle sarmal ve eliptik olmak üzere iki grupta sınıflandırılır. Sarmal gökadalarda (Samanyolu Gökadası da bu gruptadır) yıldızlar, disk şeklindeki yoğun toz ve gaz bulutu içinde bulunur. Bu tür gökadalarda düzenli olarak yeni yıldızlar oluşur. Ortalama her Güneş yılı yeni bir yıldız oluşur. Eliptik gökadalardaki yıldızlar ise genellikle çok yaşlıdır ve belirli bir yörüngede değil her yönde hareket edebilirler. İçerdikleri gaz miktarı az olduğu için eliptik gökadalarda çok az yeni yıldız oluşur. Yeni yıldız oluşumunun görülmediği eliptik gökadalar “ölü” gökada olarak isimlendirilebiliyor. Ancak bazı bilim insanları çok uzun zamandır yeni yıldız üretmeyen gökadaların da yıldız üretmeye devam edebileceğini düşünüyor.