Antarktika’ya Kar Taşıyan Atmosferik Nehirler
2019’da Antarktika’ya düşen kar miktarı atmosferik nehirler sebebiyle arttı.
İklim değişikliğinin en çok etkilediği yerlerin başında Antarktika geliyor. Kıtanın yüzeyini kaplayan buzların erimesi deniz seviyelerinin yükselmesine sebep oluyor. Antarktika günümüzde ortalama olarak her yıl yüz milyar ton buz kaybediyor.
NASA’ya ait, kısaca ICESat-2 olarak adlandırılan bir uydu 2018’den beri Antarktika’daki buz seviyelerini takip ediyor. Uydu yeryüzüne gönderdiği lazer ışınlarının geri yansıma sürelerini ölçerek buzulların yüksekliğinde meydana gelen değişimleri tespit ediyor.
ICESat-2. Görsel: NASA
San Diego’daki Kaliforniya Üniversitesinde çalışan bir grup araştırmacı ICESat-2’nin topladığı verilerden Nisan 2019 - Haziran 2019 döneminde Antarktika’daki buzul seviyelerinin yükseldiğini tespit etmişler. Araştırmacıların bilgisayar modelleri kullanarak yaptığı hesaplar, Batı Antarktika’daki yükselmelerin %41’inin kısa dönemler içinde meydana gelen aşırı kar yağışlarından kaynaklandığını gösteriyor. Bu yağışların %63’ünün kaynağının ise kıtaya nem taşıyan atmosferik nehirler olduğu tespit edilmiş.
Atmosferik nehirler, atmosfer içindeki dar koridorlarda yüksek miktarda nem taşıyan doğa olaylarıdır. Bilimsel çalışmalar, bütün kıtaların batı kıyılarına düşen yağışlarda atmosferik nehirlerin önemli bir payı olduğunu gösteriyor. Okyanuslardan buharlaşan sular, atmosferik nehirler içinde uzun bir mesafe yol aldıktan sonra çeşitli biçimlerde kıtaların üzerine yağıyor.
Amerika'nın batısına yağış taşıyan atmosferik nehirler. Video: NASA
Bu çalışma kapsamında ele alınan kısa dönemde buzul miktarının artmasına katkıda bulunmuş olsalar da atmosferik nehirler aynı zamanda buzulların erimesine de sebep olabiliyor. Çünkü taşıdıkları yoğun nem, yeryüzünden yayılan ısıyı önce soğurup sonra yeniden yayarak sera etkisi yapıyor. Araştırmacılar atmosferik nehirlerin uzun vadede buzulların artmasına mı yoksa azalmasına mı sebep olduğunun bilinmediğini, bu konu hakkında net bir fikir edinebilmek için yeni araştırmalara ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.
Araştırma ile ilgili detaylı bilgiye Dr. Susheel Adusumilli ve arkadaşlarının Geophysical Research Letters’ta yayımlanan makalesinden ulaşabilirsiniz.