Doğayı Keşfet, Arkanda Sadece Ayak İzini Bırak
Şehir hayatının gürültüsü, koşturmacası ve karmaşasının üzerimizde oluşturduğu stresin yanı sıra doğaya ve yeşile duyulan özlem içimizde doğaya çıkma isteği uyandırır. Ayrıca doğal hayatı gözlemleme, daha önce ziyaret etmediğimiz yerleri görme ya da yeryüzündeki sıradışı oluşumları keşfetme isteği duyarız. Bu nedenlerle yaşadığımız çevreden uzaklaşıp doğada çeşitli etkinlikler gerçekleştiririz.
Fotoğraf: Prof. Dr. Hüseyin Sarı
Şehir hayatının gürültüsü, koşturmacası ve karmaşasının üzerimizde oluşturduğu stresin yanı sıra doğaya ve yeşile duyulan özlem içimizde doğaya çıkma isteği uyandırır. Ayrıca doğal hayatı (örneğin kuşları, kelebekleri, farklı bitki türlerini) gözlemleme, daha önce ziyaret etmediğimiz yerleri görme ya da yeryüzündeki sıradışı oluşumları (örneğin ülkemizdeki Valla Kanyonu’nu, Kapadokya’yı, Ağrı Dağı’nı veya dünyanın en yüksek noktası olan Everest Dağı’nı) keşfetme isteği duyarız. Bu nedenlerle yaşadığımız çevreden uzaklaşıp doğada çeşitli etkinlikler gerçekleştiririz.
Doğada Ne Tür Etkinlikler Yapabiliriz?
Doğada farklı etkinlikler yapılabilir. Yürüyüş, kuş gözlemi, fotoğraf çekme, yön bulma, doğa bisikletçiliği, dağcılık bunlardan bazıları. Bu yazıda bu etkinlikler arasında en basit olanı ve herkesin yapabileceği bir etkinlik olan doğa yürüyüşünü anlatacağız.
Doğa yürüyüşü, alet kullanılarak yapılan ve bir tırmanış etkinliği olan dağcılıktan farklıdır. Doğa yürüyüşleri amacına ve uzunluğuna göre farklı özelliklere sahip olabilir. Günübirlik yapılan yürüyüşler (hiking), daha uzun süren ve doğada konaklamayı gerektiren doğa yürüyüşünden (trekking veya backpacking) katedilen mesafe, süre ve zorluk açısından farklıdır.
Doğa Yürüyüşü Sırasında Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Fotoğraf: Prof. Dr. Hüseyin Sarı
Doğa yürüyüşünü çoğunlukla doğayı keşfetmek ve doğada güzel zaman geçirmek için yaparız. Ancak basit bir etkinlik olduğu düşünülse de doğa yürüyüşünün güvenli bir biçimde yapılabilmesi için bazı temel bilgilere sahip olmamız ve belirli kurallara uymamız gerekir.
Kalabalık bir ekiple doğa yürüyüşü yaparken ekip üyeleri arasındaki en tecrübeli ve bölgeyi en iyi bilen kişi grubun en önüne geçer. Bu kişiye lider ya da rehber denir. Yürüyüş yapan grubun en arkasında bulunan kişiye ise “artçı” denir. Artçı, yolu bilmeli ve liderden sonraki en deneyimli kişi olmalıdır. Doğa yürüyüşü sırasında ekip düzenine uymamız ve tek sıra halinde hareket etmemiz önemlidir. Liderin önünde yürümemeli, artçının arkasında ise kalmamalıyız.
Doğa yürüyüşü sırasında ekip üyelerinden bazıları diğerlerinden daha hızlı hareket edebilir. Ancak ekip üyeleri birbirinden ayrılmamalıdır. Bunun için grubun yürüyüş hızı en yavaş kişiye göre ayarlanır ve bu kişi grubun en arkasında değil liderin hemen arkasında yürümelidir.
Etkili bir yürüyüş için tempolu yürümek önemlidir. Ancak uygun zaman aralıklarında mola vermeliyiz. Terimiz soğuyacağı için molaların süresi çok uzun olmamalıdır. Ayrıca kısa molalarda sırt çantamızı çıkarmamalı ve ayakta dinlenmeliyiz.
Su tüketimi doğa yürüyüşlerinde hayli önemlidir. Yürüyüş mesafesine göre değişse de yanımızda en az 1 litre su bulundurmamız gerekir. Susamamış olsak da her molada su içmeyi ihmal etmemeliyiz.
Tek başımıza doğa yürüyüşüne çıkmamalıyız, yanımızda mutlaka arkadaşlarımız bulunmalı. Bu, olası acil bir durumda ilk müdahaleyi yapmak veya yardım çağırmak için çok önemlidir.
Doğada Diğer Canlıların Misafiriyiz
Fotoğraf: Prof. Dr. Hüseyin Sarı
Doğada yüksek sesle konuşmamak, hatta gerekmedikçe hiç konuşmamak gerekir. Bu hem güvenliğimiz için (örneğin karlı alanlarda çığ düşmesini tetikleyebilir) gereklidir hem de böylece etrafımızdaki canlıları rahatsız etmeyiz ve “doğayı dinleyebiliriz”.
Doğadaki bütün canlı ve cansız varlıklara saygılı davranmamız gerekir. Unutmayalım ki doğada biz onların misafiriyiz. Hiçbir canlıyı rahatsız etmeden, geçtiğimiz her yerde geriye sadece ayak izimizi bırakarak hareket etmeliyiz. Çöplerimizi organik olsalar da (örneğin muz kabuğu, portakal kabuğu) doğaya bırakmamalı, çöplerimizi bir torbada biriktirerek yanımızda taşımalıyız.
Ülkemizdeki Kültür Yolları
Likya Yolu, Fethiye ile Antalya arasındaki 540 kilometrelik yürüyüş yolu rotasıdır. Likyalılar tarafından kullanılan tarihi yolları kapsar.
“Doğa yürüyüşü sadece ormanda, kırsal alanlarda veya milli parklarda mı yapılır?” sorusu aklınıza gelebilir. Bu alanlar doğa ile baş başa kalmaya imkân verdiğinden doğa yürüyüşü için sıkça tercih edilir. Ancak doğayla birlikte tarihi dokuyu keşfedebileceğiniz doğa yürüyüşü rotaları yani kültür yolları da var. Kültür yolları geçmişte farklı medeniyetlerin göç, ticaret, inanç gibi amaçlarla kullandığı yollardır. Dünyanın en bilinen kültür yolu İpek Yolu’dur.
Varlığı bilinen ancak bugün sadece izleri kalmış olan tarihi yollarda günümüzde doğaseverlerin yürüyebilmeleri için bazı düzenlemeler yapılarak kültür yolları oluşturulabiliyor. Kültür yollarında güzergâh işaretlenip, rotayla ilgili harita ve GPS (küresel konumlama sistemi) verileri oluşturularak doğa yürüyüşçülerinin kaybolmadan, güvenli bir şekilde yürümesi sağlanıyor.
Ülkemizde çok sayıda kültür yolu var. Bunlardan bazılarında Anadolu’da kurulan uygarlıkların (örneğin Hitit, Likya, Frig uygarlıklarının) kullandığı yolların izleri takip edilir. Ayrıca ülkemizin doğasını ve kültürel zenginliğini keşfedebileceğimiz kültür yolları da var. Tarihi bir yolda, kırsalda veya ormanda yürümekten farklı olarak, geçmiş dönemlerdeki insanların nasıl yaşadığını tecrübe edebiliriz. Örneğin Kral Midas’ın ülkesinde Friglerin ayak izlerini süren Frig Yolu’nda yürürken, 3000 yıl önce gizemli Frig Vadisi’nde yaşayan bir Frigyalı gibi hissedebilirsiniz.