Enceladus’ta Yaşamın Yapı Taşlarının Varlığına Dair Yeni Kanıtlar Bulundu
Bilimsel çalışmalar, Satürn’ün uydusu Enceladus’un yüzeyinden püsküren buharların kimyasal bileşiminin daha önceleri bilinenden daha zengin olduğunu gösterdi.
Tim Brown / Science Photo Library
Satürn’ün uydusu Enceladus, Güneş sisteminde yaşam barındırma ihtimali en yüksek gök cisimleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Yaklaşık 500 kilometre çapındaki uydunun yüzeyinin altında bir okyanus olduğuna dair güçlü kanıtlar var. Uydunun buzlarla kaplı yüzeyinden su buharı püskürüyor.
Enceladus’un yüzeyinden püsküren buharlar ilk olarak 2000’lerin ortalarında Cassini uzay aracı tarafından gözlemlenmişti. Satürn’ün etrafında dolanan uzay aracı, 2011-2012 döneminde birkaç kez Enceladus’tan püsküren buharların içinden geçmiş ve üzerindeki bilimsel cihazlarla buharların bileşimini analiz etmişti. Cassini’nin yaptığı analizler buharda beş ayrı molekül olduğu sonucunu vermişti: su (H2O), karbondioksit (CO2), metan (CH4), amonyak (NH3) ve hidrojen gazı (H2). Harvard Üniversitesinden Jonah Peter ve arkadaşları yakın zamanlarda Cassini uzay aracının topladığı verileri yeniden analiz etti.
Peter ve arkadaşlarının yaptığı son analiz, Cassini’nin kendi yaptığına kıyasla çok daha detaylı. Araştırmacılar, istatistiksel yöntemler kullanarak, Enceladus’tan püsküren buharlarda bulunması muhtemel bileşiklerle elde edilebilecek milyarlarca farklı kombinasyonu ele almış ve Cassini’nin topladığı verilerle en uyumlu sonuçları verenleri tespit etmiş. Sonuçlar, Enceladus’un yüzeyinden püsküren buharlarda Cassini’nin belirlediği beş molekülün yanı sıra aralarında hidrokarbonların da bulunduğu başka moleküller de olduğunu gösteriyor. Araştırmacıların tespit ettiği yeni moleküllerden bazıları şunlar: hidrojen siyanür (HCN), etan (C2H6) ve metanol (CH3OH).
Tespit edilen moleküller arasında HCN olması özellikle önemli bulunuyor. Çünkü bu molekül başka maddelerle tepkimeye girerek amino asitleri ya da nükleotid bazları ve daha sonra proteinleri ve RNA’yı oluşturabilir. Deneyler de Enceladus’takine benzer koşullar altında bu tepkimelerin mümkün olduğunu gösteriyor. Özellikle hidrotermal etkinliklerin olduğu, okyanus tabanı civarındaki bölgeler bu kimyasal süreçlerin gerçekleşmesi için uygun bir ortam oluşturabilir.
Detaylı bilgiye Nature Astronomy’de yayımlanan makaleden ulaşabilirsiniz.