Hubble’ın En Beğenilenleri
Görev yaptığı 25 yıl boyunca gökbilim araştırmalarında çığır açan Hubble Uzay Teleskobu’nun albümünden en beğenilen 10 fotoğraf...
Görev yaptığı 25 yıl boyunca gökbilim araştırmalarında çığır açan Hubble Uzay Teleskobu’nun albümünden en beğenilen 10 fotoğraf...
Kartal Bulutsusu Sütunları
NASA ve ESA tarafından düzenlenen Hubble Mania 2015 fotoğraf yarışmasında en çok oyu alan fotoğraf Kartal Bulutsusu Sütunları oldu. 6500 ışık yılı uzaktaki Kartal Bulutsusu’nda bulunan sütunlar hidrojen gazı ve toz parçacıklarından oluşuyor. Gaz ve toz yoğunluğunun yüksek olduğu bu bölgede yeni yıldız oluşumu çok fazla. Elde edilen son görüntüler Kartal Bulutsusu Sütunları’nın yeni oluşan büyük kütleli yıldızların etrafındaki gaz bulutları ile nasıl etkileştiği hakkında bilim insanlarına önemli bilgiler sağlıyor. Bu bilgiler Güneş’in nasıl oluştuğunun anlaşılmasına yardımcı olabilir.
V838 Mon’un Işık Yankısı
Güneş’ten 20.000 ışık yılı uzaktaki Tekboynuz Takımyıldızı’nda yer alan V838 Monocerotis, 2002 yılında ani bir patlamayla Samanyolu Gökadası’ndaki en parlak yıldız haline geldi. Ardından kısa sürede parlaklığını yitirdi. V838 Monocerotis’teki ani ışık patlamasının nedeni ise tam olarak aydınlatılamadı.
Hubble Uzay Teleskobu tarafından çekilen bu görüntü hayli ilginç bir gökbilim olayına tanık olmamızı sağladı. Işık yankısı olarak isimlendirilen bu olayın, patlamayla yayılan ışınların yıldızın etrafındaki toz bulutunu aydınlatması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Yayılan ışınların bir kısmının yıldızın etrafındaki parçacıklar tarafından yansıtılması bu duruma sebep oluyor.
Karadeliksiz Bir Gökada
NGC 1300, Samanyolu Gökadası gibi çubuksu sarmal yapıda bir gökada. Ancak bugüne kadar merkezinde büyük kütleli bir karadeliğin olduğunu gösteren bir veri elde edilemedi. NGC 1300’ün yıldızların yoğunlaştığı kolları -kolları merkezden dışa doğru kıvrılan sarmal yapıdaki diğer gökadalardan farklı olarak- merkezindeki çubuksu yapıdan çıkıyor. Sarmal kollardaki mavi bölgeler genç yıldız kümelerini, pembe kısımlar yeni yıldızların oluştuğu bölgeleri gösteriyor. Karanlık alanlar ise toz bulutlarından kaynaklanıyor.
Kelebek Bulutsusu
Kelebek Bulutsusu’nun bu görüntüsü ömrünün sonuna gelen bir yıldızın geçirdiği değişimler hakkında bize önemli bilgiler sağlıyor. Yakıtı tükenip ömrünün sonuna gelen bir yıldızın çekirdeği kütleçekim etkisiyle içe çökerken dış katmanları uzaya yayılır. Kelebek Bulutsusu’nun bu ilgi çekici şekle sahip olmasının nedeni ise yıldızın kutuplarından yayılan gaz miktarının diğer kısımlarına göre daha fazla olması.
Işıldayan Toz Bulutları
NASA, ESA, and the Hubble Heritage Team (STScI/AURA)
Hubble Uzay Teleskobu tarafından çekilen bu görüntüde 6400 ışık yılı uzaktaki NGC 2174 bilinen ismiyle Maymun Başı Bulutsusu’nun “gözü” görülüyor. Hidrojen gazı ve toz bulutlarından oluşan bulutsunun merkezindeki yıldızlardan yayılan ışınlar toz parçacıklarının kızılötesi dalga boyunda ışık yaymasına neden oluyor. Bulutsudaki ışıltıların sebebi ise yeni oluşan genç yıldızlardan yayılan yüksek enerjili ışınlar.
Orion Bulutsusu
Bütün bulutsular arasında belki de en bilineni olan Orion Bulutsusu farklı büyüklüklerde binlerce yıldıza ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık 1500 ışık yılı uzaktaki bulutsuyu bulutsuz bir gecede çıplak gözle görmek mümkün. Bunun için gökyüzünde yan yana sıralanmış üç parlak yıldızı yani Orion’nun kemerini bulmanız yeterli.
Şapka Şeklinde Bir Gökada
Nerdeyse mükemmel derecede düzgün bir disk şeklinde olan M104 gökadasının merkezinde kütlesi Güneş’in kütlesinin yaklaşık bir milyar katı olan bir karadelik bulunuyor. Gökadanın merkezindeki şişkin bölgede ise milyarlarca yaşlı yıldızın olduğu tahmin ediliyor.
Atbaşı Bulutsusu
1888 yılında İskoç gökbilimci Williamina Fleming tarafından keşfedilen Atbaşı Bulutsusu’nun bu görüntüsü Hubble Uzay Teleskobu’nun çektiği fotoğrafların en bilinenlerinden. Görünür dalga boyunda net bir şekilde görülemeyen bulutsu, kızılötesi dalga boyunda bütün ayrıntılarıyla gözlemlenebiliyor.
İç İçe Geçmiş Halkaların Gizemi
Kedi Gözü Bulutsusu ilk keşfedilen gezegenimsi bulutsulardan biri olmasına rağmen yapısı henüz tam olarak aydınlatılamadı. Yakıtı tükenmeye başlayan Güneş ölçeğindeki yıldızların çekirdeği kütleçekim etkisi ile içe doğru çökerken, dış katmanları uzaya yayılır. Bu süreç sonucunda yıldızın etrafı gezegenimsi bulutsu adı verilen toz ve gaz bulutuyla çevrelenir. Kedi Gözü Bulutsusu iç içe geçmiş halkalar şeklinde karmaşık bir yapıya sahip. Ancak halkaların dış kısımlarının neden böylesine parlak olduğu tam olarak bilinmiyor.
Birleşen Gökadalardan Kozmik Gül
UGC 1810 ve UGC 1813 gökadaları, aralarındaki kütleçekim etkileşimi nedeniyle birbirlerine doğru hareket ediyor. Birleşen iki gökadanın görüntüsü Dünya’dan bakıldığında bir güle benziyor.
Gökadaların birleşmesi evrende sıkça görülen bir olgu. Hatta Samanyolu Gökadası’nın da yaklaşık 4 milyar yıl sonra Andromeda Gökadası’yla çarpışacağı tahmin ediliyor. Aslında evren hızlanarak genişliyor. Karanlık enerjinin evrenin genişlemesinin hızlanmasına neden olduğu düşünülüyor. Kütleçekim kuvveti ise gökadaların bir arada kalmasını sağlayan kuvvet. İki gökada arasındaki mesafe yeterince küçükse gökadalar, aralarındaki kütleçekim kuvvetinin baskın olması nedeniyle, birbirlerine doğru hareket ederek birleşebilir.
Hubble Uzay Teleskobu'nun en beğenilen 10 fotoğrafının galerisine ulaşmak için tıklayın.