Su Altı Fotoğrafçılığının Kendine Has Özellikleri
Fotoğrafçılık çoğunlukla sanatsal bir etkinlik olarak düşünülse de doğa fotoğrafları aynı zamanda gözlemlerimizin bulunulan coğrafyaya ve zamana göre kayda geçirilmesini sağlayan bir belge niteliği taşır.
Su altı fotoğrafçılığında doğa koşullarının uygun olması hayli önemli. Fotoğrafçılık çoğunlukla sanatsal bir etkinlik olarak düşünülse de doğa fotoğrafları aynı zamanda gözlemlerimizin bulunulan coğrafyaya ve zamana göre kayda geçirilmesini sağlayan bir belge niteliği taşır.
Su altı fotoğrafçılığında son yıllarda fotoğrafların sanatsal özellikleri öne çıkıyor. Örneğin sudaki ışık oyunlarının canlılarla etkileşimiyle ortaya çıkan fotoğraflar yarışmalarda sıkça yer alıyor.
Su altı fotoğrafçılığının dört temel bileşeni var. Bunlar odak, pozlama, kompozisyon ve konudur. İyi bir su altı fotoğrafında, fotoğrafın yeterince ilginç bir konusu vardır, odaktaki öge nettir, doğru ışıklandırılmıştır ve fotoğraftaki ögeler doğru yerleştirilmiştir.
Odak
Bir su altı fotoğrafında alan derinliği (basitçe fotoğrafta net görülen bölgenin genişliği olarak tanımlanabilir) ve odaktaki ögenin seçimi hayli önemlidir. Bazı fotoğraflarda alan derinliği dar tutulur. Örneğin sadece canlının gözleri odak alanı içine alınır.
Fotoğraf: Alp Can
Geniş açı fotoğraflarda ise alan derinliği çok geniştir.
Fotoğraf: Alp Can
Su altında manuel olarak odaklama yapmak karadaki kadar kolay değildir. Bunun için ek bir parça gerekir. Su altı fotoğrafçılığında genellikle otomatik olarak odaklama yapılır. Ancak SLR fotoğraf makinelerinde odaklanacak alanın büyüklüğü kullanıcı tarafından ayarlanabilir. Bu ayar su altında sıkça kullanılır.
Pozlama
Su altında en sık karşılan sorun, ortamın çok aydınlık veya çok karanlık olmasıdır. Örneğin güneşin su altında doğrudan göründüğü durumlarda ışık düzeyi çok yüksektir. Bazen de tamamen karanlık bir mağaranın içinde çekim yapmak gerekebilir. Farklı ışık düzeyleri barındıran ortamlarda su altı fotoğrafı çekilirken yapay aydınlatma kullanmak gerekebilir. Işık düzeyinin değişken olduğu koşullarda diyafram açıklığı, perde hızı (enstantane), ISO ayarı, ışık şiddeti ve beyaz dengesi ayarları değiştirilerek ışık düzeyi ideal değerde tutulur. Bu, doğru pozlama olarak isimlendirilir. Pozlama, fotoğraf makinelerinde fotoğraf filminin ya da ışığı algılayan sensörün üzerine düşen ışık miktarını gösterir.
Temel Fotoğrafçılık Teknikleri Su Altında da Geçerli
Perde hızının (enstantane) yüksek olması fotoğrafın karanlık, yavaş olması fotoğrafın aydınlık ve bulanık olmasına yol açar.
Diyafram değerinin yüksek olması fotoğrafın karanlık, düşük olması fotoğrafın aydınlık ve alan derinliğinin dar olmasına yol açar.
ISO değerlerinin (fotoğraf makinelerinde ışığı algılayan sensörlerin ışığa duyarlılık düzeyini gösterir) yüksek olması fotoğrafı oluşturan en küçük görüntü birimi olan piksellerde renk bozulmasına yani fotoğrafın kumlu görünmesine neden olur.
Bu üç değişkenin dengeli bir şekilde ayarlanması fotoğrafçının bilgi ve becerisine bağlıdır.
Su altı fotoğraflarında genellikle 250’nin üzerinde perde hızı kullanılmaz. Geniş açı çekimlerinde genellikle diyafram değeri 8-16 arasında, makro çekimlerde ise 25’in üzerinde kullanılır. Çekilen fotoğraflarda Bokeh etkisi (odaktaki objenin arka planındaki nesnelerin belirsiz ve bulanık olmasıdır) oluşturulmak istendiğinde objektifin özelliğine göre en düşük diyafram değeri kullanılabilir.
Fotoğraf: Alp Can
ISO değerlerinin yüksek olması görüntünün kumlu gibi görünmesine neden olacağı için genellikle en düşük ISO değeri seçilmelidir.
Son yıllarda güçlü flaşlar kullanılarak fotoğrafların karanlık çıkması engellenebiliyor.
Kompozisyon
Fotoğrafın en önemli ögelerinden biri kompozisyon, yani fotoğrafın odak noktasındaki ögenin fotoğraf içine nasıl yerleştirildiğidir. Bunun için en yaygın kullanılan yöntem “üçler kuralı”dır. Birbirine eşit uzaklıkta ikişer paralel çizginin fotoğrafı yatay ve dikey olarak üçer bölüme ayırdığını düşünelim. Bu hayali çizgiler dört noktada kesişir.
Fotoğraf: Alp Can
Fotoğrafın odağındaki öge (örneğin balığın gözü) bu kesişim noktalarına yakın olursa fotoğrafın kompozisyonun doğru olduğu söylenebilir. Bu, fotoğrafçılıkta üçler kuralı olarak isimlendirilir. Balıkların gözleri ve ağızları en çok ilgi çeken bölgeleridir. O nedenle bir balık fotoğrafında gözler ya da ağız bu kesişim noktalarından birinde olmalıdır. Ancak odak dışı çekim denemeleri yapmak da güzel sonuçlar verebilir. Bu durumda ya kamera hareket ettirilir ya da konu hareket halindeyken yavaş çekim yapılır.
İkinci kural, yüzen bir balığın fotoğrafını çekerken balığın ön tarafında bir miktar boş alan bırakmaktır. Böylece balığın yüzme hareketinin yeni başladığı ve devam ettiği algısı oluşturulabilir. Balığın arkasında boşluk bırakılırsa fotoğrafçının doğru anı kaçırdığı algısı ortaya çıkar.
Fotoğraf: Alp Can
En yaygın yapılan hatalardan biri canlıları yukarıdan aşağıya doğru görüntülemektir. Çünkü yukarıdan bakıldığında deniz tabanı tekdüze görünür. Bu, canlıların fark edilmesini zorlaştırır. Oysa bir cisim aşağıdan yukarı doğru veya aynı düzeyde görüntülenirse çok daha etkileyici bir fotoğraf elde edilir.
Fotoğraf: Alp Can
Konu
Belki de karada yaşadığımız için deniz yaşamına ait fotoğraflar ilgimizi çekiyor. Son yıllarda su altı canlı yaşamını sadece su altı fotoğrafçıları ve profesyoneller değil, sıradan insanlar da merak ediyor. Dolayısıyla konu su altı fotoğraflarını ilgi çekici kılan başka bir etken.
Su altı fotoğrafları konusuna göre ikiye ayrılabilir. Birincisi belge niteliğinde olan su altı fotoğraflarıdır. İkinci tür su altı fotoğraflarında ise sanatsal ve estetik özellikler ön plandadır. Belge niteliğindeki su altı fotoğraflarında konu tüm ayrıntılarıyla yalın ve net biçimde görüntülenmelidir. Işık şiddeti uygun şekilde ayarlanmalı, fotoğrafta görünen renkler gerçekteki gibi olmalıdır.
Fotoğraf: Alp Can
Sanatsal su altı fotoğraflarında ise ışık, renkler, desenler ve canlının fotoğraflandığı açı fotoğrafı çeken sanatçının tercihlerine göre belirlenir. Sanatsal fotoğraflarda canlının her noktası net görünmeyebilir. Tüm vücudu değil, sadece bir bölümü görüntülenmiş olabilir. Çeşitli aydınlatma yöntemleri kullanılabilir.
Fotoğraf: Alp Can
Örneğin canlı arkadan aydınlatılarak silüeti görüntülenebilir.
Fotoğraf, gösterdiği alanın büyüklüğüne göre geniş açı, standart ve makro olarak isimlendirilir. Bu tür fotoğraflar çekilirken farklı lensler ve eklentiler kullanılır.
Fotoğraf: Alp Can
Çok küçük bir alanı gösteren fotoğraflar makro fotoğraf olarak isimlendirilir.
Fotoğraf: Alp Can
İnsan gözünün görüş açısına yakın büyüklükte bir alanı gösteren fotoğraflar standart açı fotoğraf olarak isimlendirilir.
Fotoğraf: Alp Can
Normal görüş açısından daha geniş alanı gösteren fotoğraflar geniş açı fotoğraf olarak isimlendirilir.
Son Olarak…
Günlük hayatımızda çoğunlukla aynı yerlerde bulunuyor ve aynı şeyleri yapıyoruz. Su altı fotoğrafçılığı, doğa fotoğrafçılığının diğer alanlarında olduğu gibi, özellikle şehirde yaşayan insanlar için beklenmedik sürprizler sunar ve yeni şeyler keşfetme imkânı sağlar.