Uydular Bilimsel Keşiflere Engel mi Oluyor?
Uydulardan yansıyan bu ışık, ışığa duyarlı gözlem aletleri tarafından da algılanıyor ve bu durum bazen verilerde bozulmalara sebep olabiliyor.
Teknolojik gelişmeler hayatımızı her geçen gün daha da kolaylaştırıyor. Özellikle internetin hayatımıza girmesiyle birlikte birçok alışkanlığımız değişti. Örneğin artık adres sormak yerine akıllı telefonlarımızdan gideceğimiz yeri bulabiliyoruz. Daha acil durumlarda en yakın sağlık kuruluşunun nerede olduğunu veya hangi eczanenin açık olduğunu basit bir aramayla kolaylıkla öğrenebiliyoruz. Hayatımızı kolaylaştıran ve hayli faydalı olan bu teknolojiler bir yandan da bilimsel araştırmaları engelliyor. Nasıl mı? Gelin, şimdi bu soruyu cevaplayalım.
İnternet, telefon konuşmaları, konum belirleme ve haritalama çalışmaları gibi veri aktarımına dayanan birçok hizmet Dünya’nın etrafında dolanan uydularla sağlanıyor. Son yıllarda uydu fırlatma giderlerinin azalması ve özel şirketlerin (SpaceX, Amazon, OneWeb vb.) de kendi uydularını üretmeye başlamasıyla uyduların sayısı hızla arttı. Yakın bir zamanda Dünya’nın etrafında dolanan uyduların sayısının 26.000’i geçmesi bekleniyor.
Starlink internet iletişim uyduları
Enerji gereksinimlerini karşılamak için taşıdıkları güneş panellerinden yansıyan ışıklar sayesinde uyduları geceleri gökyüzünde rahatça görmek mümkün. Uydulardan yansıyan bu ışık, aynı zamanda ışığa duyarlı gözlem aletleri tarafından da algılanıyor ve bu durum bazen verilerde bozulmalara sebep olabiliyor. Daha da kötüsü uydular tarafından yansıtılan ışıkların hepsi gözümüzün algılayabildiği dalga boylarında değil. Örneğin uydulardan yansıyan kızılötesi ışık bu dalga boylarındaki ışığa duyarlı teleskoplarla yapılan gözlemler için sorun teşkil ediyor.
Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS), gökyüzündeki en parlak insan yapımı nesne
Dünyanın farklı bölgelerindeki gözlemevlerinde çalışan gökbilimciler ortak bir bildiriyle bu konu hakkında farkındalık yaratmaya çalışıyor. Önemli bir destek de yeryüzündeki en iyi gözlem bölgesinde teleskopları bulunan Avrupa Güney Gözlemevi’nden (ESO) geldi. Gökbilimciler şu an inşası devam eden Devasa Büyük Teleskop’un (ELT) da bu uydu ışıklarından ne kadar etkileneceğini belirlemeye çalışıyor.
Avrupa Güneş Gözlemevi’ndeki Çok Büyük Teleskop’un parçası olan teleskoplardan biri
Bugüne kadar yapılan araştırmalara göre, uyduların yansıttığı ışıklar çok sönük gökcisimlerinin ölçümü sırasında yapılan uzun pozlamalarla toplanan verilerde önemli hatalara sebep olabilir. Ayrıca sabaha karşı ya da Güneş battıktan kısa bir süre sonra yapılacak bu tür gözlemlerde %3’ten fazla duyarlılık kaybı olacağı öngörülüyor. Daha parlak gökcisimlerini gözlerken yapılan kısa pozlamalarda ise bu oranın %0,5 civarında olacağı tahmin ediliyor. Gökyüzünü sürekli gözleyen ve tarama teleskobu olarak adlandırılan teleskopların ise %30-%50 oranında uydu ışıklarından etkileneceği belirtiliyor.
Gökbilimciler, uyduların anlık olarak gerçekleşen süpernova patlamalarının veya asteroitlerin tespit edilmesi konusunda da olumsuz etki yaratacağını söylüyor.
Gökbilimciler uyduların sebep olduğu sorunları en aza indirmek için, uydu üreten kurumların ve şirketlerin ışığı daha az yansıtan malzemeler kullanması gerektiğini düşünüyor. Teknolojik gelişmelere karşı olmadıklarını ancak bu durumun evreni keşfetme maceramızı sekteye uğratması konusunda endişeli olduklarını belirtiyorlar.
Kaynaklar:
- Hainaut O. R, Williams A. P., “Impact of satellite constellations on astronomical observations with ESO telescopes in the visible and infrared domains”, Astronomy & Astropysics, Cilt 636, 2020.
- https://www.eso.org/public/news/eso2004/?lang