2016’nın Önemli Bilimsel Gelişmeleri
2016 yılında yaşanan önemli bilimsel olaylardan bir derleme...
Kütleçekimsel Dalgalar İlk Kez Doğrudan Gözlemlendi
Varlığı ilk kez Einstein tarafından yaklaşık 100 yıl önce öngörülen kütleçekimsel dalgalar 2016 yılında doğrudan gözlemlendi. LIGO dedektörlerince tespit edilen dalgaların yaklaşık 1,3 milyar yıl önce iki karadeliğin birleşmesi sırasında yayıldığı düşünülüyor.
Lousiana ve Washington’da kurulu, birbirine dik olarak konumlanmış dörder kilometre uzunluğundaki iki lazer interferometresinden (girişimölçer) oluşan LIGO dedektörlerinde yapılan ölçümlerde, lazerlerin senkronizasyonunda (eş zamanlılık) meydana gelen bozulmalar gözlemlenerek kütleçekimsel dalgaların varlığı kanıtlanmaya çalışılıyordu. 11 Şubat’ta bilim insanları olumlu sonuçlar elde ettiklerini açıkladı.
Elde edilen sonuçlar sadece genel görelilik kuramını bir kez daha kanıtlamakla kalmıyor. Gelecekte kütleçekimsel dalgaların gözlemlenmesiyle elde edilecek verilerin bugüne kadar cevaplanamamış pek çok bilimsel soruyla ilgili önemli bilgiler vermesi bekleniyor.
Zika Salgını
Zika virüsü ilk kez 1947 yılında Uganda’daki Zika Ormanı’nda bir maymun türünde keşfedilmişti. Geçmişte Afrika, Asya, Amerika’nın bazı bölgeleri ve Pasifik Okyanusu’ndaki bazı adalarda Zika virüsünün sebep olduğu salgınlara rastlanmıştı. Ancak 2007 yılında Yap Adası’nda görülen salgından sonra Zika virüsü yayılmaya devam etti ve şu an Brezilya’da da büyük bir salgın var.
Zika virüsünün yaygın olduğu bölgelerde yeni doğan bebeklerde yüksek oranda mikrosefali (beynin tam olarak gelişmemesi sonucunda kafanın normalden daha küçük olması) vakalarına rastlanıyor ve bu durumun annelerin gebelikleri sırasında Zika virüsünü taşımasıyla ilişkili olduğu düşünülüyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından şubat ayının başında yapılan açıklamada bilimsel olarak kesin kanıtlar elde edilememiş olsa da hamilelik döneminde karşılaşılan Zika virüsü enfeksiyonlarının, mikrosefali vakalarının en güçlü şüphelisi olduğu belirtildi.
Gezegen 9
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden (Caltech) bilim insanları, sonuçları ocak ayında yayımlanan araştırmada Güneş Sistemi’nin dış kısmında hareket eden dev bir gezegenin varlığına dair kanıtlar elde etti.
Kütlesi Dünya’nın kütlesinden on kat fazla olan gökcisminin Güneş etrafındaki yörüngesini 10.000-20.000 yıl arasında tamamladığı tahmin ediliyor. Gökcisminin Güneş’e en yakın olduğu konumda Güneş’le arasındaki mesafe 200 AU (1 AU -astronomik birim- Güneş ile Dünya arasındaki ortalama mesafedir ve yaklaşık 150 milyon km’dir).
“Gezegen 9” olarak isimlendirilen gökcisminin varlığı gözlemler yoluyla doğrulanmış değil. Ancak Kuiper Kuşağı’nda bulunan diğer cisimler üzerindeki kütleçekim etkileri, böyle bir gökcisminin var olması gerektiğini gösteriyor.
Yapay Zekâ İnsanı Yendi
Google tarafından geliştirilen AlphaGo isimli yapay zekâ yazılımı eski bir Çin strateji oyunu olan Go’da dünyanın en iyi oyuncularından birini yendi.
Go, geçmişi 2500 yıl öncesine dayanan bir oyun. Bugüne kadar yapay zekâ araştırmacıları geliştirdikleri yazılımlarla birçok oyunda insanları yenmeyi başardı, ancak Go oyunu bu yarışta farklı bir yere sahipti. Çünkü Go diğer oyunlara göre çok daha fazla sayıda hamle olasılığı barındırıyor. Bu nedenle bugüne kadar geliştirilen yapay zekâ yazılımları Go oyununda insanları yenmeyi başaramıyordu. Google tarafından geliştirilen yapay zekâ sistemi AlphaGo ise insanların günümüze kadar oynadığı oyunlardan derlenen 30 milyon hamle ile eğitildi.
Güneş Sistemi’ne En Yakın Yıldızda Dünya Benzeri Bir Ötegezegen
Nature dergisinde yayımlanan araştırmada bilim insanları, Güneş’e en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin etrafında yaşanabilir bölgede hareket eden yeni bir gezegen keşfetti.
Güneş’in en yakın komşusu olan Proxima Centauri yaklaşık 4 ışık yılı uzağımızda. Bilim insanları, Proxima Centauri’den yayılan ışınların dalga boyundaki değişimleri inceledi ve bu dalgalanmaların yıldızın etrafında hareket eden bir gezegenden kaynaklanabileceğini belirledi. Veriler gezegenin yaşanabilir bölgede hareket ettiğini ve kütlesinin Dünya’nınkine çok yakın -Dünya’nınkinin yaklaşık 1,3 katı- olduğunu gösteriyor.
Bu zamana kadar farklı yıldız sistemlerinde bu özellikte gezegenlerin varlığına dair veriler elde edilmişti. Ancak son araştırma, keşfedilen gezegenin Güneş Sistemi’ne en yakın yıldız sisteminde bulunması nedeniyle hayli önemli.
Babil Tabletlerinde Jüpiter’in Hareketlerinin İzleri Bulundu
Humboldt Üniversitesi’nden bilim insanları Babil uygarlığına ait olan ve geçmişi MÖ 350’li yıllara dayandığı tahmin edilen çivi yazısı ile yazılmış tabletleri inceledi ve dönemin gökbilimcilerinin Jüpiter’in hareketlerini geometrik hesaplar kullanarak takip ettiklerini belirledi.
Babilli gökbilimcilerin Güneş’in, Ay’ın ve gökyüzünde çıplak gözle fark edilebilen diğer gökcisimlerinin hareketlerini basit aritmetik yöntemler kullanarak takip ettikleri ve bu bilgilere göre konumlarıyla ilgili tahminler yaptıkları biliniyordu. Ancak British Museum’da sergilenen tabletlerin tekrar incelenmesi sonucu elde edilen bilgiler, dönemin gökbilimcilerinin Jüpiter’in konumundaki değişimleri Jüpiter’in günlük hareketinde zamana bağlı olarak ortaya çıkan değişimleri hesaplayarak takip ettiklerini gösteriyor. Bu yöntemin Avrupa’da 14. yüzyılda kullanılmaya başlandığı biliniyordu.
ESA/Rosetta/MPS for OSIRIS Team MPS/UPD/LAM/IAA/SSO/INTA/UPM/DASP/IDA
Rosetta Projesi Sonlandı
67P/Churyumov–Gerasimenko kuyrukluyıldızının bu fotoğrafı Rosetta uzay aracı tarafından 29 Eylül 2016’da kuyrukluyıldızın yüzeyinden 23 km yukarıda çekildi.
2014 yılının en önemli bilimsel olaylarından biri 2 Mart 2004’te uzaya gönderilen Rosetta uzay aracının on yıllık yolculuk sonunda 67P/Churyumov-Gerasimenko kuyrukluyıldızına ulaşması ve Philae adlı konduyu kuyrukluyıldızın üzerine indirmesiydi. 67P/Churyumov-Gerasimenko kuyrukluyıldızıyla ilgili önemli verilerin toplandığı iki yılı aşkın süre sonunda ise Rosetta görevinin sonlandırılmasına karar verildi. Rosetta uzay aracı 30 Eylül’de kuyrukluyıldızın yüzeyine kontrollü olarak düşerek görevini tamamladı.
Dünyanın En Uzun Yaşayan Omurgalısı Grönland Köpekbalığı
Grönland köpekbalıkları çoğunlukla Atlantik Okyanusu’nun kuzeyindeki soğuk sularda yaşıyor. Grönland köpekbalıklarının büyüme hızlarının çok yavaş olduğu (yılda yaklaşık 1 cm uzuyorlar) biliniyor. 2010-2013 yılları arasında toplanan ölü Grönland köpekbalığı örneklerini inceleyen bilim insanları örnekler arasındaki bir dişi köpekbalığının 392 yaşında olabileceğini belirledi. Sonuçlar dünyanın bilinen en yaşlı omurgalısının Grönland köpekbalığı olduğunu gösteriyor. Köpekbalıklarının yaşı, göz merceklerinin radyokarbon tarihlendirme yöntemi kullanılarak incelenmesi sonucu belirlendi.
Özel Şirketlerin Uzay Yarışı
20. yüzyıl ABD ve Rusya arasındaki uzay yarışına tanık olmuştu. 21. yüzyılda ise artık özel şirketler uzay teknolojileri alanında söz sahibi olabilmek için yarışıyor. Elektrikli araçlar üreten Tesla Motor’un sahibi Elon Mask’ın kurucusu olduğu SpaceX şirketinin Falcon 9 isimli roketi geçen yıl aralık ayında ilk kez başarılı bir dikey iniş yapmıştı. Nisan 2016’da ise deniz üzerindeki platforma dikey olarak indi. Space X’in 2022 yılında hayata geçirmeyi planladığı bir sonraki hedefi ise Mars’a insanlı uzay araçları göndermek. Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un sahibi olduğu Blue Origin şirketinin New Shepard isimli roketi ise 2016’da Dünya’ya başarılı dikey inişler gerçekleştirdi.