Antarktika Günlükleri VII
Antarktika günlüklerine planktonlarla devam ediyoruz. Konumuz bu defa ihtiyoplankton. Önce deniz balıklarının üremesine dair...
Antarktika günlüklerine planktonlarla devam ediyoruz. Konumuz bu defa ihtiyoplankton. Önce deniz balıklarının üremesine dair birkaç not aktaralım. Deniz balıkları nesillerini devam ettirebilmek için genellikle çok sayıda (türe göre değişmekle birlikte binlerce, on binlerce hatta yüz binlerce) yumurta üretirler. Bazı türler yumurtalarını dipteki objelerin üzerine yapıştırırken birçok tür de su ortamına serbest olarak bırakır. Her iki durumda da yumurtalardan çıkan larvalar su ortamında herhangi bir ebeveyn koruması olmadan serbest halde sürüklenirken gelişimleri devam eder. Gelişimlerini tamamladıktan sonra ergin balıklara dönüşerek ebeveynlerinin yaşadığı ortamlara girerler. İşte balığın su ortamında serbest olarak sürüklenip aktif biçimde hareket edebilecek düzeye ulaşıncaya kadar geçen bu süreç ihtiyoplanktonik (balık planktonu) evre olarak bilinir.
İhtiyoplanktonik evre balıklarda ölüm oranlarının son derece yüksek olduğu bir dönem. Bu ölümler çoğunlukla av bulamama ya da av olmadan kaynaklanır. İhtiyoplankton, av olarak kendinden küçük zooplankton gruplarını tüketir. Planktonla beslenen balıklar ve medüzler (denizanaları vb.) de ihtiyoplanktonu avlarlar. İhtiyoplanktonik evrede hayatta kalan yavru sayısı balık stoklarının büyüklüğünü belirleyen başlıca etken. Bu nedenle ihtiyoplankton ekolojisini (yaşam ve ölüm oranları, sıcaklık ve besin gibi çevresel koşullarla ilişkileri, akıntılar gibi fiziksel koşullarla ilişkileri, av-avcı ilişkileri vb.) anlamak balık stoklarındaki değişiklikleri belirlemek için hayli önemlidir. Bunun yanı sıra ihtiyoplankton araştırmaları ile bölgede yaşayan balıkların türleri, üreme dönemleri ve üreme alanları hakkında bilgi edinilebilir.
Ekibimizde ihtiyoplankton araştırmalarını Dr. Sinan Mavruk (Çukurova Üniversitesi) yürütüyor. Dr. Mavruk, Antarktika’da Galindez Adası çevresinde ihtiyoplankton örneklemeleri yaptı. İhtiyoplankton çalışmaları da zooplankton örneklemeleriyle aynı zamanda gerçekleştirildi. Bunun için de gözenek genişliği 200 mikrometre olan bir beze sahip plankton kepçesi kullanıldı. Belirli bir derinliğe kadar sarkıtılan kepçe yavaş yavaş yüzeye çekildi. Ayrıca aynı kepçe ile yüzeydeki sudan yaklaşık onar dakika boyunca yatay olarak çekim yapıldı. Bu arada suyun içindeki balık yumurtaları ve larvalar kepçe içinde kaldı. Ardından plankton kepçesi bir kaba alındı ve örneklerin çürümemesi için koruma sıvısı eklendi. Çalışmalar Türkiye’deki laboratuvarlarda devam edecek. İlk olarak yumurta ve larvalardan türler tespit edilecek. Daha sonra armorfometrik ölçümler yani larvanın boyu, baş kısmı, farklı noktalarda vücut yüksekliği vb. ölçümler yapılacak. Elde edilen verilere göre hangi ölçümlerin tür teşhisinde kullanılabileceği ile ilgili bir standart oluşturulacak.
Fotoğraflar: Bülent Gözcelioğlu