DNA’ya Kaydedilen Sinema Filmi
Bir grup araştırmacı, ilkel bir sinema filmini canlı hücrelerin DNA’sına kodlamayı ve daha sonra filmi yeniden oynatmayı başardı.
Bir grup araştırmacı, ilkel bir sinema filmini canlı hücrelerin DNA’sına kodlamayı ve daha sonra filmi yeniden oynatmayı başardı. Geliştirilen yöntemin gelecekte hücrelerde meydana gelen değişimlerin kaydını tutmak için kullanılması planlanıyor. Dr. Seth L. Shipman ve arkadaşlarının yaptığı araştırmanın sonuçları Nature’da yayımlandı.
Araştırmacılar yaptıkları deneylerle ilk olarak bir insan eli görüntüsünün bakterilerin içine yerleştirilen DNA’ya kaydedilebileceğini ve daha sonra bu görüntünün geri alınabileceğini göstermiş. Daha sonra 1870’lerde çekilmiş ilkel bir sinema filminin kareleri de benzer biçimde kodlanmış ve geri alınmış.
Araştırmacılar bilgileri kodlamak için CRISPR’den yararlanmış. CRISPR bazı bakterilerde bulunan ve bağışıklık sistemi gibi görev yapan bir grup protein ve DNA’dır. Bir bakteriye virüs bulaştığında CRISPR yabancı DNA’nın bir kısmını kesip bakterinin kendi genomunda saklar. Daha sonra bu DNA’yı aynı tür virüsleri tanımak ve onlara karşı savaşmak için kullanır. Araştırmacılar CRISPR’nin bu özelliklerinden zaman içinde gerçekleşen sıralı olayları kaydetmek için yararlanmış. İlk olarak kaydedilmek istenen filmin her bir karesi tek tek DNA dizilerine kodlanmış. Daha sonra bakteriler bu DNA’lara maruz bırakılmış. Deneyler CRISPR’nin bakterinin genomunda sakladığı DNA’ları kullanarak sinema filmini %90 doğrulukla geri kazanmanın mümkün olduğunu gösteriyor.
Geliştirilen yöntemden pek çok alanda yararlanmak mümkün. Dr. Shipman, kendi nihai amaçlarınınsa sinir hücrelerinde meydana gelen değişiklikleri kaydederek beyin üzerinde araştırmalar yapmak olduğunu belirtiyor.