Paskalya Adası’nın Gizemi
Paskalya Adası, Şili sahillerinin 3700 kilometre batısında yer alır.
Paskalya Adası, Şili sahillerinin 3700 kilometre batısında yer alır. Bugün üzerinde hiç kimsenin yaşamadığı bu adanın bir zamanlar görece büyük bir nüfusa sahip olduğu biliniyor. Yüzyıllarca ayakta kalmayı başarabilmiş bu topluluğun nasıl yok olduğu bugün hâlâ tartışma konusu. Jared Diamond’ın Çöküş kitabında da ele aldığı bu toplumsal çöküşü açıklamak için öne sürülen çeşitli görüşler var. Bir görüşe göre Paskalya Adası sakinleri çevreyi tahrip ederek kendi sonlarını hazırlamış. Diğer bir görüşe göre ise toplumsal çöküşün ana nedeni 1722’de adayı keşfeden Avrupalılar. Avrupalıların beraberlerinde getirdiği tüberküloz, çiçek ve frengi mikropları, vücutları daha önce bu mikroplarla karşılaşmadığı için bağışıklık geliştirememiş olan Paskalyalıların ölümüne neden olmuş.
Santa Barbara’daki Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışan bir grup araştırmacı Paskalya Adası’ndaki toplumsal çöküşü açıklamak için yeni bir görüş öne sürdü. Oliver Chadwick önderliğinde yapılan çalışmalar Rapa Nui olarak adlandırılan Paskalya Adası toplumunun Avrupalılar adaya varmadan önce yok olmaya başladığını gösteriyor. Araştırmanın sonuçları Proceedings of the National Academy of Sciences (USA)’da yayımlandı.
Araştırmacılar, ada sakinleri tarafından tarım yapmak için kullanılmış altı bölgeyi incelemiş. Çalışmalarda iklimleri ve toprak bileşimleri hakkında daha sağlıklı veriler elde edilebildiği için bu altı bölgenin özellikle üçü üzerine odaklanılmış.
Araştırmacılar, çalışmalar sırasında tarihlendirme amacıyla doğal bir cam olan obsidiyenden yararlanmış. Obsidiyen parçalarının içindeki su miktarı ölçülerek, doğal camın içinde bulunduğu toprakların yaşı ve ne kadar süre tarım için kullanıldığı anlaşılabiliyor.
İncelenen bölgelerin birincisi adanın kuzeybatısında yer alıyor. Bu topraklar, bir volkandan yayılan tozlar ile beslendiği için mineral bakımından zengin. Ancak bölge az yağış alıyor. İncelenen ikinci bölge, çok yağış almasına rağmen mineral bakımında fakir. Üçüncü bölge ise hem yağış alıyor hem de mineral bakımından zengin. Bu üç bölgenin hangi sürelerle tarım için kullanıldığı incelendiğinde çok az ve çok fazla yağış alan ilk iki bölgenin Avrupalılar adaya gelmeden önce terk edildiği görülüyor. Hem besin bakımından zengin hem de iyi yağış alan üçüncü bölge ise Avrupalılar adaya geldikten sonra da kullanılmaya devam edilmiş.
Elde edilen sonuçlar, Paskalya Adası’nda yaşanan toplumsal çöküşün ana sebebinin ada sakinlerinin çevreyi tahrip etmesi değil çevre koşullarında yaşanan bölgesel değişiklikler sonucunda tarımsal üretimde yaşanan düşüş olduğunu düşündürüyor. Ayrıca araştırmacıların incelediği üçüncü bölgenin, Avrupalıların adaya mikrop taşımasından yıllar sonra bile ada sakinlerine ev sahipliği yapması da bu görüşü destekliyor.