Renkleri Algılama Şeklimiz Boyama Kitaplarındaki Sisteme Benziyor
Gözdeki sadece ışığa duyarlı olan ve farklı dalga boyundaki ışınları algılayan hücre gruplarından gelen verilerin nasıl birleştirildiği sorusu uzun zamandır merak ediliyordu.
Göze gelen ışığın algılanmasını sağlayan sinir hücrelerinin yani fotoreseptörlerin iki türü var: çubuk ve koni hücreleri. Bunlardan çubuk hücreleri sadece ışığı algılar ve çok düşük yoğunluktaki ışınlara karşı bile duyarlıdırlar. Koni hücreleri ise renklerin algılanmasını sağlar. Ancak sonuçları Science Advances’ta yayımlanan araştırmada koni hücrelerinin sadece küçük bir kısmının renk algısının oluşmasından sorumlu olduğu anlaşıldı.
Gözdeki sadece ışığa duyarlı olan ve farklı dalga boyundaki ışınları algılayan hücre gruplarından gelen verilerin nasıl birleştirildiği ve nasıl anlamlı bir bütün oluşturduğu sorusu bilim insanları tarafından uzun zamandır merak ediliyordu. Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kampüsü’nden ve Washington Üniversitesi’nden bilim insanları bu soruya cevap bulabilmek amacıyla bir grup koni hücresinin retina üzerindeki konumlarını belirledi ve bu hücrelerin her birini ayrı ayrı uyararak deneye katılan kişilerin renk algılarını ölçtü. Sonuçta incelenen 273 koni hücresinden yaklaşık %32’sinin renklere duyarlı olduğu, %62’sinin ise ışığı renksiz bir şekilde algıladığı belirlendi. Yani renkli görmemizi sağladığı düşünülen hücrelerin sadece üçte biri bu görevi yerine getiriyormuş.
Araştırmada aynı zamanda renksiz görüntülerin çözünürlüğünün renkli görüntülerinkinden daha yüksek olduğu anlaşıldı. Araştırmacılar bu mekanizmanın boyama kitaplarında kullanılan sisteme benzetilebileceğini söylüyor. Yani gözdeki ışığı renksiz bir şekilde algılayan sinir hücreleri, siyah-beyaz renkler arasındaki zıtlık nedeniyle nesnelerin şeklinin ayrıntılı bir şekilde algılanmasını sağlıyor. Işığı renkli olarak algılayabilen hücreler sayesinde ise bu sınırlar arasındaki bölgeler renkli ancak daha bulanık bir şekilde dolduruluyor.
Araştırmada koni hücrelerinin retina üzerindeki konumlarının, algıladıkları renklerle bağlantılı olduğu da anlaşıldı.
Sanırız dünyayı bütün renkleriyle nasıl algıladığımız hakkında keşfedeceğimiz daha çok şey var.