Yüksek Tansiyonu Tedavi Eden Genetiği Değiştirilmiş Bakteriler
Toledo Üniversitesinden bir grup araştırmacının yaptığı çalışmalar, bağırsaklarda yaşayan yararlı bir bakterinin genlerinde değişiklikler yapılarak yüksek tansiyonun tedavi edilebileceğini gösteriyor.
Ake Ngiamsanguan/iStock
COVID-19 salgını sırasında adını çokça duyduğumuz proteinlerden biri ACE2’ydi. COVID-19’a sebep olan virüslerin hücreleri enfekte etmesine yardımcı olan bu protein aynı zamanda kan basıncını düzenlemede de rol oynar. ACE2 proteinlerinin varlığı daha az anjiyotensin II hormonu salgılanmasına neden olur. Anjiyotensin II hormonunun daha az salgılanması da kan basıncının düşmesine yol açar.
Lactobacillus paracasei, bağırsaklarda yaşayan yararlı bir bakteridir. Toledo Üniversitesinden Prof. Dr. Bina Joe önderliğinde çalışmalar yapan bir grup araştırmacı, önce Lactobacillus paracasei bakterilerinin genlerinde değişiklikler yaparak ACE2 proteinleri üretmelerini sağladı. Daha sonra genetiği değiştirilmiş bakterileri, kendileri ACE2 proteinleri üretemeyen deney farelerinin gıdalarına karıştırdılar. Sonuçta farelerin kan basıncının düştüğü görüldü.
Elde edilen sonuçlardaki ilginç noktalardan biri, sadece dişi farelerin kan basıncının düştüğünün gözlemlenmesi. Bu durumun nedeni tam olarak bilinmiyor. Ancak ACE2 proteinini kodlayan gen bölgelerinin X kromozomlarında yer almasıyla ilgili olduğu düşünülüyor. Bu cinsiyet kromozomlarından erkeklerde bir adet, dişilerde iki adet bulunur.
Elde edilen sonuçlar, genetiği değiştirilmiş Lactobacillus paracasei bakterilerinden yüksek tansiyon tedavisinde yararlanılabileceğine işaret ediyor. Bu tedavinin önemli özelliklerinden biri ise zaten insan vücudunda yaşayan yararlı bir bakteriden yararlanılması olacaktır. Araştırmacılar bu amaca ulaşmak için gelecekte de araştırmalar yapılması gerektiğini belirtiyor. Örneğin vücudu doğal olarak ACE2 proteinleri üreten bir insanın vücudunda, ACE2 üretiminin genetiği değiştirilmiş bakteriler aracılığıyla artırılmasının herhangi bir yan etkisinin olup olmayacağı şu an bilinmiyor.
Detaylı bilgiye Dr. Xue Mei ve arkadaşlarının Pharmacological Research’te yayımladıkları makaleden ulaşabilirsiniz.