Beslenme Şeklimiz Küresel Isınmayı Etkileyebilir mi?
Tarımsal ürünlerin verimi ve çeşitliliği nasıl beslendiğimizi şekillendiriyor. Diğer taraftan beslenme şeklimiz de küresel ısınmayı olumsuz etkileyebiliyor.
Yerküre artan sera gazları nedeniyle ısınmaya devam ederken, iklimde küresel ölçekte ortaya çıkan değişiklikler bazı doğal afetleri de beraberinde getiriyor. Kuraklık, sel ve yangın gibi çevre felaketleri ile ortalama sıcaklıklar ve nem oranındaki değişiklikler tarımı doğrudan etkiliyor. Tarımsal ürünlerin verimi ve çeşitliliği nasıl beslendiğimizi şekillendiriyor. Diğer taraftan beslenme şeklimiz de küresel ısınmayı olumsuz etkileyebiliyor. Bu etkileri olumlu hâle dönüştürerek çevrenin korunmasına katkı sağlamak bizim elimizde.
Çöpleri yere atmamak, atık yağları su giderine dökmemek, suyu boşa akıtmamak, gereksiz yere yanan ışıkları söndürüp kullanmadığımız elektrikli aletleri fişten çekmek, geri dönüştürülebilir atıkları toplama kutularına bırakmak gibi davranışlar, çevreyi korumak ve doğal kaynakları bilinçli kullanmak için atılabilecek önemli adımlardır. Bu bilince sahip olduğumuzda doğal çevremizin korunmasına daha fazla katkı sağlamak ister, bunun için neler yapabileceğimizi merak ederiz. Çevreye faydalı olacak, en azından daha az zarar verecek şekilde hareket etmeye çalışırız. Çünkü Dünya’nın bize sunduğu kaynakların giderek azaldığını ve yenilenme hızının harcanma hızına yetişemediğini biliriz.
Çevre bilincine sahip olmak için belirli davranışları sergilemek yetmez, bunu bir yaşam tarzı hâline de getirmeliyiz. Bu nedenle yemek yemek gibi her gün yaptığımız ve kaçınılmaz olarak tekrarladığımız davranışlarda çevreye duyarlı hareket etmek son derece önemli. Yapacağımız küçük katkılar çevrenin korunması açısından büyük bir etkiye sebep olabilir.
Peki, Çevreye Duyarlı Biri Nasıl Beslenir?
Çevreye duyarlı birinin beslenmesinde öne çıkan başlıca unsurlar şunlardır: kaynak kullanımını azaltmak, israfı önlemek ve küresel ısınmaya yol açan sera gazı salımını en aza indirmek.
Beslenmede Kaynak Kullanımı Nasıl Azaltılabilir?
Yiyeceklerin taşınması, saklanması ve hazırlanması süreçlerinde atık gıdayı ve gereksiz kaynak kullanımını önlemek bu konuda atılabilecek en önemli adımlardır.
Atık Gıdaların Önüne Nasıl Geçilir?
Atık gıdalar, tüketil(e)meyen gıdalardır. Gıdanın hangi aşamada tüketilemeyecek duruma geldiği tespit edilerek bu aşamaya yönelik müdahalelerle atık gıda sorununa çözümler bulunabilir. Örneğin hasadı yapılan ürünlerin bir kısmı düzgün toplanamadığı için tarlada kalır ya da şekli bozuk olduğu için çöpe atılır. Hasat sırasında daha hassas yöntemler ve ekipmanlar kullanılarak bunun önüne geçilebilir. Toplanan ürünlerin bir kısmı ise taşıma sırasında zarar görebilir ve çöpe gidebilir. Dolayısıyla yiyecekler taşınırken zarar görmelerini önleyecek tedbirleri alarak ve yakın çevremizde yetiştirilen yerel ürünleri tüketerek daha az gıdanın atık hâline gelmesini sağlayabiliriz. Ayrıca pazarlarda ve marketlerde satılan ürünler arasında şekli bozuk olanlar, müşteriler tarafından tercih edilmedikleri için, bir süre sonra çöpe atılır. Bu yüzden aldığımız sebze ve meyvelerin şeklini önemsememek bile tonlarca gıdanın çöpe gitmesini engelleyebilir.
Bunların yanı sıra ihtiyacımız kadar ürün satın alarak, ürünleri israf etmeden pişirmeye çalışarak, tabağımıza doyacak kadar yemek alıp artanları bozulmayacak şekilde saklayarak ve zamanında tüketerek bu süreci verimli şekilde yönetebiliriz.
İsrafın Önüne Nasıl Geçilir?
Yiyeceklerin saklanmasıyla ilgili sorunlar hem ihtiyaç fazlası ürünlerin satın alınarak bir süre sonra atık gıdaya dönüşmesi hem de gıdaların saklanması için gerekli enerjinin fosil yakıtlar kullanılarak temin edilmesi nedeniyle çevreye zarar verir. Dolayısıyla meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketerek saklama nedeniyle ortaya çıkan israfın önüne geçmek mümkün. Ayrıca bu gıdaları oda sıcaklığında saklanacak duruma getirerek mevsimleri dışında da tüketebiliriz. Örneğin çeşitli kurutma yöntemleri; şeker ile kaynatarak şerbet, marmelat ve reçel yapma; tuzda bekletme ve turşu kurma gibi geleneksel yöntemler veya dondurarak kurutma gibi teknolojik imkânlarla yiyecekleri oda sıcaklığında bozulmayacak şekilde saklayıp mevsimi dışında tüketebiliriz.
Genellikle meyve saklamada kullanılan dondurarak kurutma yönteminde, yiyecekler önce dondurulur sonra da donmuş su doğrudan süblimleştirilir. Böylece bozulma sürecinde rol oynayan su yiyecekten uzaklaştırılır.
Yiyeceklerin hazırlanma sürecindeyse ürünleri enerji verimliliğini gözeterek pişirmek ve israf etmemek gerekir. Bunun için ısıyı verimli kullanan düdüklü tencerelerde pişirmek, uzun süreli pişirmelerden kaçınmak, hem sağlığımıza hem de ortaya çıkardığı atık yağ bakımından çevreye zararlı bir pişirme yöntemi olan kızartmadan uzak durmak, ihtiyacımız kadar ürünü pişirmek ve ürünleri “sıfır atık” prensibine göre hazırlamak önem taşıyor.
Yemekleri düdüklü tencerede pişirmek, pişirme süresini kısalttığı için enerji tasarrufu sağlar.
Beslenme Şeklimiz ile Sera Gazı Salımını Nasıl Azaltabiliriz?
Tarımsal ürünlerin hem ekilip dikilmesi hem de bakımı ve toplanması için motorlu araçlar kullanılır. Ürünler toplanıp paketlendikten sonra satışa sunulacakları veya işlenecekleri yerlere taşınır. Bu sırada kullanılan araç ve taşıtlarda da genellikle fosil yakıtların sağladığı enerjiden faydalanılır. Dolayısıyla bu süreçlerde harcanan fosil yakıtların miktarını azaltmaya yönelik çalışmalar sera gazı salımını da azaltacaktır. Bu noktada yaşadığımız bölgede yetişen yerel gıdalarla beslenmek ve yiyeceklerin taşınması sırasında harcanan fosil yakıt miktarını azaltmak en etkili davranıştır.
Tropikal meyvelerin dünyanın dört bir yanına taşınması hem karbon gazı salımına yol açar hem de verilen fireler yüzünden gıda israfına neden olur.
Diğer yandan, yiyeceklerin depolanması ve saklanmasında kullanılan ortamı soğutmak için de elektrik enerjisinden faydalanılır. Bu durum hem ticari depolar için hem de evlerimiz için geçerli. Bu nedenle en azından evlerimizdeki buzdolaplarında ve derin dondurucularda sakladığımız ürünlerin miktarını azaltmakla işe başlayabiliriz. Bunun için yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi ya yiyecekleri mevsiminde tüketmeli ya da oda sıcaklığında bozulmayacak şekilde saklamalıyız. Ayrıca yemekleri pişirirken enerji tasarrufuna dikkat etmeliyiz.
Bahsettiğimiz bu önlemler, karbondioksit salımını azaltmaya yönelik yapabileceklerimizden bazıları. Ancak atmosferin ısınmasına yol açan tek sera gazı karbondioksit değil. Özellikle büyükbaş hayvanların nedeniyle ortaya çıkan metan da küresel ısınmaya yol açan gazlardan biri. Bu nedenle özellikle endüstriyel büyükbaş hayvan yetiştirme tesislerine olan talebi azaltmak için daha az kırmızı et tüketmeli, süt ve süt ürünlerini de doğal çiftliklerden ve yerel üreticilerden temin etmeye dikkat etmeliyiz.
Kaynaklar: