Beton: Dost mu, Düşman mı?
Günümüzde pek çok çevreci örgüt betona savaş açmış durumda. Peki, beton bizim dostumuz mu yoksa gerçekten düşmanımız mı?
Günümüzde pek çok çevreci örgüt betona savaş açmış durumda. Betonun hem hızlı hem de aşırı biçimde yayılması doğamız için çok büyük bir tehlike. Peki, beton bizim dostumuz mu yoksa gerçekten düşmanımız mı?
Beton denilince aklımıza ilk olarak çimento karışımlı yapı malzemesi gelse de aslında çakıl ve kumun bir bağlayıcı ve su yardımıyla birleştirilmesi sonucunda elde edilen malzemeye beton diyoruz. Bu açıdan bakıldığında, asfalt da bir tür betondur. Bağlayıcısı da çimento yerine kullanılan ve petrolün bir yan ürünü olan “bitüm” yani “asfalt betonu”dur.
Pek çoğumuz çocukken deniz kenarında kumdan kale yapmıştır. Aslına bakılırsa bunu yaparken kullandığımız malzemeyi bile beton olarak adlandırabiliriz. Kaleyi inşa ederken su oranını çok dikkatli bir şekilde ayarlamaya çalıştığımızı hatırlayalım. Eğer kumumuz çok fazla su içerirse çamur olur ve dağılır. Az su kullanırsak kumumuz yapışmaz. Bu örnekte olduğu gibi beton da içeriğindeki malzemeler uygun miktarlarda kullanılmazsa istenilen özellikleri taşımaz.
Beton ilk kez binlerce yıl önce kullanılmıştır. Çok eski dönemlerde dahi büyük beton yapılar inşa edilmiştir. Roma’daki Kolezyum bunun bir örneğidir. Günümüzde ise beton evlerde, yollarda, alt yapılarda, barajlarda, havaalanlarında, kaldırımlarda kısacası insanoğlunun kullandığı her türlü yapıda karşımıza çıkan bir malzeme. Betonu bu kadar yaygın kılan, hem çok kolay üretilmesi hem de çok dayanıklı olmasıdır. 1 cm2 alandaki çimentolu beton 200-300 kg’lık bir kütleyi taşıyabilir. Betonun diğer bir önemli özelliği ise kolayca şekil alabilmesidir.
Beton, 4°C ile 40°C aralığında rahatlıkla uygulanabilir. 40°C’nin üzerinde, beton hızla su kaybedeceği için bunu engelleyecek önlemler alınmalıdır. Çünkü su, betonun dayanıklılık kazanmasını sağlayan tepkimelerde kullanılır ve eğer su bu tepkimelere girmeden buharlaşırsa istenen dayanıklılık elde edilemez. Karışıma buz katılması ve uygulama sonrası betonun sürekli ıslak tutulması gibi önlemlerin yanı sıra çeşitli kimyasal maddelerin yardımına da başvurulur. Soğuk havalarda ise su, beton içinde donar ve hacmi büyür. Bu nedenle tepkimeye giremez ve beton içinde zayıf bölge oluşur. Bunu engellemek için suyun uygulama öncesi ısıtılması gerekir. Ayrıca 2-3 gün boyunca beton uygun naylon ya da kumaş ile kaplanmalı ve sürekli sıcak tutulmalıdır.
2010 yılında açılan Dubai’deki Burç Halife, 830 metre ile tüm zamanların en yüksek yapısı rekorunu elinde bulunduruyor. Ancak, bu yükseklik betonun tek başına taşıyabileceğinden fazla yük getirir. Diğer yandan betonun kullanıldığı en yüksek nokta rekoru da bu kuleye ait. Burç Halife’de beton yerden 606 metre yüksekliğe kadar ulaşır. Bu noktadan yukarıda ise beton bulunmaz, taşıyıcı sistem çok daha hafif olan çelikten ibarettir.
Yapımı devam eden ve gözünü Burç Halife’nin tahtına dikmiş olan Suudi Arabistan’daki Kraliyet Kulesi için planlanan yükseklik ise 1000 metredir. Başlangıçta 1,6 km olacak şekilde inşa edilmesi planlanan kulenin yüksekliği, toprak yapısının o yükü taşıyamayacağı hesaplanarak 1 km olarak değiştirilmiştir. Kraliyet Kulesi’nin inşaatında 500 bin m3 beton kullanılacağı tahmin ediliyor.
Dünyanın 13., ülkemizinse en yüksek barajı olan Çoruh Nehri üzerindeki Deriner Kemer Barajı’nın yapımında 3,5 milyon m3 beton kullanılmıştır. Deriner tek başına ülkemizde üretilen hidroelektriğin %6’sını sağlıyor. ABD’de bulunan Grand Coulee Barajı ise 9 milyon m3 beton kullanılarak yapılmıştır. Türkiye’de üç katlı apartmanlar için ortalama 500 m3 beton kullanıldığı düşünüldüğünde, yarım milyon insanın yaşayabileceği sayıda apartman yapmak için yeterli miktarda beton sadece bir barajda kullanılmıştır.
Bu açılardan bakıldığında, betonun medeniyetimiz için taşıdığı önem rahatlıkla görülebilir. Diğer taraftan ormanların, tarım arazilerinin ve diğer canlıların yaşam alanlarının yok edilmesi, yerin altındaki ve üstündeki suyollarının tespit edilmemesi ve plansız yapılaşma hem hayatımızı kötüleştiriyor hem de diğer canlıları yok ediyor. Devasa barajlar yapıldıkları çevrede iklimi dahi değiştirirken çarpık kentleşme ve yetersiz yüzey drenajı da su baskınlarına yol açıyor.
Hayatımıza getirdiği kolaylıklar göz önüne alındığında beton bizler için vazgeçilmez bir malzemedir. Her ne kadar plansız beton kullanımı büyük zararlar verse de, iyi bir planlamayla beton insanlığa uzun süreli değerler katmaya devam edecektir.