Koronavirüs Sonrası Yeni Eğitim Düzeni
Teknolojinin eğitimi gelecekte nasıl şekillendireceğini hiç merak ettiniz mi? Koronavirüs salgını ile bu değişikliği görmek için beklememize gerek kalmadı.
Teknolojinin eğitimi gelecekte nasıl şekillendireceğini hiç merak ettiniz mi? Koronavirüs salgını ile bu değişikliği görmek için beklememize gerek kalmadı. Ancak yaşadıklarımız hayallerimizden biraz daha farklıydı sanki. Evde kaldığımız süreçte belki de birçok öğrenci sabah pijamalarıyla kahvaltı ederken ders dinledi.
Koronavirüs salgını eğitimi dünya çapında etkiledi. İlkokul ve ortaokullardan lise ve üniversitelere her düzeyde eğitim kurumu neredeyse tamamen kapandı. UNESCO'nun verilerine göre, 191 ülkede tüm okullar fiziksel olarak eğitime ara verirken 5 ülkede okullar kısmen kapandı. Dünya genelinde yaklaşık 1,723 milyar öğrenci bu durumdan etkilendi.
Peki, Salgın Süreci Eğitimi Değiştirdi mi?
Bu sorunun cevabı “Evet, değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek”. Peki ama nasıl?
Uzaktan eğitim konusunda yenilikçi yaklaşımlar yıllardır tartışılıyordu. Ancak salgın nedeniyle pek çok ülkede okullar, eğitimciler ve öğrenciler uzaktan eğitime hazırlıksız yakalandı. Çünkü uzaktan eğitimde hem teknolojik altyapının hem de uzaktan eğitim için gerekli eğitim materyallerinin hazırlanması gerekiyordu. Eğitimciler bunun için olağanüstü bir çaba gösterdi. Yine de fark ettik ki bu duruma pek de hazırlıklı değilmişiz.
Bugünün çocukları ve gençleri birçok açıdan ebeveynlerinden farklı yetişmesine rağmen (örneğin aynı anda hem sevdikleri dizileri internet üzerinden izliyor, hem arkadaşlarıyla dijital ortamda sohbet ediyor, hem de tabletten müzik dinliyorlar), anne ve babalarıyla benzer yöntemlerle eğitim görüyorlar. Yani teknoloji yıllardan beri birçok açıdan hayatımızı şekillendirmesine rağmen, eğitim yöntemleri teknolojiden en az etkilenen alanlardan biri. Salgın sürecinde eğitim hayatında yaşananlar ise teknolojinin öğretme ve öğrenme şeklimizi nasıl dönüştürmeye yardımcı olabileceğini gösterdi.
Koronavirüs, uzaktan eğitimin verimli hâle getirilebilmesi için eğitimcilerin kısa sürede yenilikçi çözümler üretmesini sağladı. Örneğin Hong Kong’da öğrenciler etkileşimli uygulamalar ile evden eğitim gördü. Nüfusun çok fazla olduğu Çin’de ise öğrenciler, ülkemizde olduğu gibi, televizyon yayınları ile eğitimlerini sürdürdü. Bu süreçte farklı uygulamalar ile öğrenciler takip edilmeye çalışıldı. Ancak öğrenciler, sınıflarda uygulanan klasik eğitimde olduğu gibi, öğretmenler tarafından yeterli düzeyde takip edilemediği için uzaktan eğitimde öğrencilerin üzerindeki öğrenme sorumluluğu çok arttı. Yani öğrenme sorumluluğu öğretme sorumluluğuna karşı ağır bastı.
Bu sorumluluğu almak öğrenmeyi öğrenmiş bireyler için daha kolay. Ancak özellikle ilkokul çağındaki öğrencilerin bu sorumluluğun altından kalkması mümkün olmadığından aileleri de bu sürece dâhil oldu. İnternete, bilgisayara ya da televizyona ulaşmakta zorluk çeken dezavantajlı öğrenciler ve aileleri için ise bu sorumluluk çok daha ağır hâle geldi.
Koronavirüs dolayısıyla eğitime fiziksel olarak ara verilen üniversitelerde durum daha zorlayıcıydı. Çünkü üniversiteler lisans ve lisansüstü düzeylerde eğitim veren kurumlardır. Üniversitelerde hem eğitim hem araştırma faaliyetleri birlikte yürütülür. Salgın sürecinde üniversiteler de uzaktan eğitime geçti. Ancak özellikle uygulamalı eğitimin önemli olduğu tıp gibi branşlarda uzaktan eğitim hem öğrencileri hem de öğretim üyelerini zorladı.
Bu durum bize gösterdi ki yükseköğretim başta olmak üzere tüm düzeylerde dijital teknolojilerle eğitimi nasıl harmanlayabileceğimiz konusunda daha çok çalışmamız gerekiyor.
Okullar, eğitim yuvası olmalarının yanı sıra çocukların ve gençlerin sosyalleştiği ve ileriki yaşlardaki sosyal hayata da hazırlandıkları ortamlar. Geleceğin çalışanları ve liderleri olacak bugünün öğrencilerinin sosyal ilişkilerinde ve iş hayatlarında başarılı olabilmeleri için sosyal, duygusal ve akademik her türlü desteğe ihtiyaçları var.
Peki, Normal Hayatımıza Dönebildiğimiz Zaman Eğitim Tamamen Uzaktan Yürütülebilir mi?
Salgın sona erdiğinde tamamen uzaktan eğitime geçilemese de teknoloji destekli eğitim araçlarının kullanıldığı, öğrencilerin her birinin özelliklerine uygun olarak hazırlanmış bireysel eğitim yöntemleri öne çıkabilir. Eğitim süreci ile ilgili veriler gerçek zamanlı olarak elde edilebilir ve yapay zekâ teknolojileri ile işlenerek öğrencilerin, eğitimcilerin ve ebeveynlerin rollerinin dönüşmesini sağlayacak bir eğitim düzeni oluşturulabilir.