Dijital Arkeoloji Geçmişin Keşfini Değiştiriyor
Günümüzde arkeologlar geçmişi keşfetmek için 21. yüzyılın araçlarından yararlanıyor.
Wisconsin-Milwaukee Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden Profesör Derek Counts ve ekibi, arkeolojik kazı alanlarında ve müzelerde tablet ve üç boyutlu baskı gibi yeni teknolojilerin nasıl tozlu defter, kalem ve kameraların yerini aldığını araştırıyor.
Kâğıtsız Arkeoloji
Tabletler ve hatta akıllı telefonlar kazı alanlarındaki bilgilerin toplanması, haritalandırılması ve saklanması için sıkça kullanılmaya başlandı. Örneğin yakın zamanda Kıbrıs’ta Athienou-Malloura arkeolojik kazı alanında yürütülen projede tablet kullanma denemeleri yapıldı.
Araştırmacılar kazı yaparken bir yandan da tablet kullanarak not alıyor ve eserle ilgili bilgilere ulaşabiliyorlar. Ayrıca elektronik çizelge oluşturabiliyor, eserin çizimlerini tamamlayabiliyor ve fotoğraflarını çekip ses ve görüntü kayıtları alarak çalıştıkları notlara bunları ekleyebiliyorlar. iDraw, Pages ve Numbers gibi hazır uygulamalar bilgilerin işlenmesine ve dijital olarak kaydedilmiş verilerin oluşturulmasına imkân sağlıyor.
Arkeologlar, kazı alanındaki zorlu şartlara dayanıklı oldukları için uzun zaman boyunca dizüstü bilgisayarları kullandı. Günümüzde ise tabletler teknolojik özellikleri, rahat taşınabilmeleri ve güç kaynağına daha az ihtiyaç duymaları nedeniyle dizüstü bilgisayarların yerini aldı. Ayrıca yüksek çözünürlüklü kameralar ile sahada edinilen bilgiyi kaydetmek daha kolay hale geldi. Ulaşılan tüm alanlarda tablet ile çalışmanın daha verimli olduğu görüldü.
Antik Çağları Üç Boyutlu Modelleme ile Yeniden İnşa Etmek
Üç boyutlu görüntüleme ve baskı teknolojileri ile geçmişin dağınık parçalarının nasıl bir araya getirilebileceği üzerine yapılan çalışmalar da gün geçtikçe artıyor. Bu yeni teknolojiler ile kazılarda çıkarılan parçalar birleştirilerek bir bütün haline getirilmeye çalışılıyor.
Dijital tarama aynı zamanda tarihi eserlerin renklerinin, dokularının ve ölçülerinin araştırmacılar tarafından detaylı bir şekilde incelenerek kültürel ve tarihi bağlamlarına uygun olarak açıklanmasını kolaylaştırıyor. Yüksek çözünürlüklü bu görüntüler, 2500 yıllık parmak izleri gibi çıplak gözle görülmesi imkânsız olan detayları daha yakından incelemeyi mümkün kılıyor.
Tüm bu gelişmelerin en dikkat çekici yanı ise, üç boyutlu tarayıcıların araştırmacılara orijinal eserleri ait oldukları ülkelerde bırakarak tarihi eserler üzerinde uzaktan çalışma imkânı vermesi. Üç boyutlu görüntüleme ve baskı teknolojileri bilim insanlarına bu nesnelerin kopyaları üzerinde çalışma fırsatı da sağlıyor.