Tuvallerdeki Saklı Sanatı Keşfetmek
Picasso gibi ressamların şaheserlerinin altındaki gizli resimleri ortaya çıkarmak ancak bilimsel yöntemlerle mümkün. Gizli sanat eserlerini keşfetmeye çalışan araştırmacılar dijital görüntüleme ile spektroskopik yöntemleri bir araya getiriyor.
Bir önceki yazımızda ressamların fikir değiştirerek eserlerinde yaptıkları değişikliklerden bahsetmiştik. Picasso gibi ressamların şaheserlerinin altındaki gizli resimleri ortaya çıkarmaksa ancak bilimsel yöntemlerle mümkün.
Gizli sanat eserlerini keşfetmeye çalışan araştırmacılar dijital görüntüleme ile spektroskopik yöntemleri bir araya getiriyor. Spektroskopi, madde ile ışık arasındaki etkileşimleri konu alan bilim dalıdır.
Bir malzemenin yaydığı ışığın dalga boyu malzemenin türüne göre değişir. Örneğin hidrojen molekülleri ve azot molekülleri farklı dalga boylarında ışık yayar. Bu durum ışıkla nasıl etkileştiğine bakarak bir malzemenin içeriği hakkında bilgi edinmeye imkân verir.
Resimlerdeki gizli detayları keşfedebilmek için insan gözünün algılayamadığı dalga boylarındaki ışığa yönelmek gerekiyor. En sık kullanılan yöntemlerden biri “Hiperspektral Yakın-Kızılötesi Görüntüleme” diye adlandırılıyor. Bu yöntemde önce tablolar doğal ışıkla ya da bir yapay ışık kaynağıyla aydınlatılıyor ve kızılötesi ışığa duyarlı kameralarla tablonun belirli, ufak bir kısmından yayılan yakın-kızılötesi ışık (enerji bakımından görünür ışığa daha yakın olan kızılötesi ışık) kaydediliyor.
Hiperspektral Yakın-Kızılötesi Görüntüleme yönteminde tablo doğal ya da yapay bir ışık kaynağıyla aydınlatılıyor ve kızılötesi ışığa duyarlı kameralarla tablonun belirli bir bölgesinden yayılan kızılötesi ışık kaydediliyor.
Daha sonra, elde edilen sonuçlar tablo yapımında kullanıldığı bilinen boyaların, pigmentlerin ve diğer malzemelerin kızılötesi tayfıyla karşılaştırılıyor. Böylece tablonun tayf ölçümü yapılan bölgesinde hangi renkte boyalardan ve pigmentlerden hangi miktarda olduğu tespit ediliyor.
Yapılan ölçümlerle tablodaki her bir “pikselde” hangi boyalardan ve pigmentlerden hangi miktarda kullanıldığı tespit ediliyor.
Her bir ölçüm sırasında tablodaki belirli bir “piksele” odaklanılıyor. Resimdeki tüm piksellerin hiperspektral görüntüsünü elde etmek içinse bazen tablo bazen de ölçüm aletleri hareket ettiriliyor.
Hiperspektral kızılötesi görüntülemenin en önemli özelliği incelemeler sırasında sanat eserlerine zarar verilmemesi. Ayrıca bu yöntemin kullanım alanı sadece tablolarla sınırlı değil. Araştırmacılar aynı yöntemi uzak geçmişte mağaraların duvarlarına çizilmiş resimleri ya da koruma altındaki yapıların duvarlarındaki ve tavanlarındaki resimleri incelemek için de kullanıyorlar. Örneğin birkaç yıl önce Çin’deki Gobi Çölü’ndeki Mogao Mağaraları’nda hiperspektral görüntüleme yöntemiyle yapılan incelemelerde, duvarlardaki resimlerde daha önce fark edilmemiş detaylar keşfedildi, mağaraların ne zaman yapıldığı ve süslendiği hakkında bilgi edinildi.
Gobi Çölü’ndeki Mogao Mağaraları’nda (Bin Buda Mağaraları’nda) hiperspektral görüntüleme ile yapılan incelemelerde daha önce fark edilmemiş ayrıntılar keşfedildi.
Hiperspektral görüntüleme, sanat eserlerini incelemek için kullanılan tek spektroskopik yöntem değil. Örneğin X ışınları resmin altındaki katmanlara kolaylıkla nüfuz edebildiği için bazı araştırmacılar yöntemi XRF (X ışını flüoresans) ya da X ışını toz kırınım ölçümü gibi diğer yöntemlerle bir arada kullanıyorlar. Böylece daha doğru ve daha detaylı bilgiler elde edilebiliyor.
Hiperspektral görüntüleme ile XRF’in bir arada kullanıldığı çalışmalar sonucunda yapılan önemli keşiflerden biri 2016’da gerçekleşti. Belçikalı ressam René Magritte’nin 1927 yılında Büyüleyici Poz adlı bir tablo yaptığı biliniyordu. Ancak tablo 1930’lardan beri kayıptı. Bilimsel çalışmalar, Magritte’nin tabloyu dört ayrı parçaya bölüp her birinin üzerine başka bir resim yaptığını gösterdi. Parçaların sonuncusu 2016 yılında Magritte Müzesinde yapılan çalışmalar sırasında keşfedildi.
Vincent van Gogh’un Ayçiçekleri tablosu.
X ışını toz kırınım deneyleriyle yapılan çalışmalar sırasında yapılan keşiflerden biriyse Vincent van Gogh’un ünlü Ayçiçekleri tablosuyla ilgili. Tablodaki sarı renklerin zamanla giderek donuklaştığı biliniyordu. Yapılan çalışmalar bu durumun van Gogh’un kullandığı bir krom sarısı pigmentiyle ilgili olduğunu gösterdi. Pigment güneş ışığına maruz kaldıkça giderek parlaklığını kaybediyor.
Kaynaklar:
- Ornes, Stephen, “Hidden Pictures”, Physics World, 2019.
- National Gallery of Art, “Hyperspectral Near Infrared Imaging”, 5 Haziran 2018.
- de Viguereie, L. ve ark., “Multilayers quantitative X-ray fluorescence analysis applied to easel paintings”, Analytical and Bioanalytical Chemistry, Cilt 395, s. 2015-2020, 2009.
- Cucci, C., “Reflectance Hyperspectral Imaging for Investigation of Works of Art: Old Master Paintings and Illuminated Manuscripts”, Accounts of Chemical Research, Cilt 49, s. 2070-2079, 2016.