Vücudumuzun Metabolik Hafızası Yükseklere Çıktığımızı Hatırlıyor
Atmosferdeki oksijen oranı yükseklere çıktıkça azalıyor. Dünya genelinde milyonlarca insan yüksek irtifalarda sağlıklı bir şekilde yaşayabiliyor. İnsanların yüksek irtifalara nasıl uyum sağladığı tam olarak aydınlatılabilmiş değil.
Atmosferdeki oksijen oranı yükseklere çıktıkça azalıyor. Örneğin Everest Dağı’na çıkan dağcıların kaldığı ana kampın bulunduğu irtifada -5364 metre- atmosferdeki oksijen seviyesi, deniz seviyesindekinin yaklaşık yarısı kadar. Ancak dünya genelinde milyonlarca insan -2500 metre irtifanın üzerinde yaşayan yaklaşık 140 milyon insan olduğu tahmin ediliyor- yüksek irtifalarda sağlıklı bir şekilde yaşayabiliyor.
İnsanların yüksek irtifalara nasıl uyum sağladığı tam olarak aydınlatılabilmiş değil. Bu süreçte kırmızı kan hücrelerinin anahtar role sahip olduğu biliniyor. Kırmızı kan hücrelerinde bulunan hemoglobin, oksijenin dokulara taşınmasını sağlayan proteindir. Yüksek irtifalarda vücuttaki kırmızı kan hücrelerinin sayısı ve hacmi ile toplam hemoglobin miktarı artar.
Sonuçları Jourrnal of Proteome Research dergisinde yayımlanan araştırmada insanların yüksek irtifalara uyum sağlama sürecinin daha karmaşık olduğu anlaşıldı. Bilim insanları bu süreçte vücutta gerçekleşen birçok farklı metabolik faaliyette değişiklikler olduğunu belirledi. Araştırmada katılımcıların metabolik faaliyetlerinde 5260 metre yükseklikte 16 gün süreyle ve daha alçak irtifaya (1525 metre) indikten sonra ise 7 gün süreyle ortaya çıkan değişimler incelendi. Bu değişikliklere ait ilk belirtilerin 5000 metrenin üzerine çıktıktan birkaç saat sonra gözlenmeye başlandığı ve daha alçak irtifalara indikten 1 hafta sonra bile devam ettiği belirlendi. Ayrıca katılımcılar ikinci defa yüksek irtifaya çıktıklarında, vücutlarında değişim gözlenen metabolik faaliyetlerin -hepsi olmasa da- bazılarının halen yüksek irtifa koşullarına uygun olduğu anlaşıldı. Bu, vücudumuzun metabolik bir hafızası olduğu anlamına gelebilir.
Bilim insanları araştırmalarındaki temel amacın, insan vücudunun havadaki oksijen seviyesinin düşük olduğu koşullara nasıl uyum sağladığının mekanizmasını anlamak olduğunu söylüyor. Düşük oksijen koşulları bazı akciğer ve kalp hastalıkları ile bazı kanser türlerinde olumsuz etkiye sahip. Bu nedenle insan vücudundaki etkilerinin ayrıntılı bir şekilde anlaşılması hayli önemli.