Bir uçağı gördüğümüzde gözümüze ilk çarpan bölümleri kanatları, gövdesi, motorları ve kuyruğudur. Peki ANKA 3’ün kuyruğu nerede?

Uçak yolculukları sizde gerginliğe neden oluyorsa rüzgârlı havalarda uçmak daha da endişe verici olabilir. Özellikle de iniş sırasında pistin doğrultusuna göre uçağa yandan gelen şiddetli bir rüzgâr varsa...

Uçağı havada tutan dört ana kuvvet vardır.

2018 TÜBİTAK Uluslararası İnsansız Hava Araçları Yarışması'nı Bilim Genç’ten canlı olarak takip edebilirsiniz.

Yıldırım bir uçağa çarptığında hiç zarar vermeyebileceği gibi ciddi hasarlara da yol açabilir. Yıldırımların sebep olduğu son kaza 1988 yılında meydana geldi. Sonraki yıllarda ise yıldırımların uçaklar üzerinde etkilerinin belirlenmesi sayesinde etkin koruma teknikleri geliştirildi.

Kaldırma kuvveti uçakların havada kalmasını sağlayan kuvvettir. Uçak kanatlarının üst kısmı alt kısmına göre daha bombelidir. Bu nedenle kanadın üst kısmından geçen hava, alt kısmından geçen havadan daha hızlı hareket eder.

Kanatların şekli, büyüklüğü ve gövde üzerindeki konumu uçakların özelliklerini (örneğin hız, denge, kaldırma kuvveti, manevra kabiliyeti) belirgin şekilde etkiler. Kanatlar düz, ileriye ya da geriye doğru eğimli ya da üçgen olabilir.

Uçakların hareket kontrol mekanizmaları günlük hayatta kullandığımız otomobillerden çok farklıdır. Ancak uçaklar pist üzerinde yönlerini değiştirirken otomobillere benzer bir yöntem kullanılır.

Airlander 10 adı verilen dünyanın en büyük uçağı, 90 metre boyu ve 44 metre genişliğiyle neredeyse bir futbol sahası büyüklüğünde.

Ünlü Japon anime ustası Hayao Miyazaki’nin Rüzgârlı Vadi filmindeki Moewe (Martı) adlı uçan araç gerçek oldu.

NASA tarafından geliştirilen ve elektrik enerjisiyle çalışan motorlara sahip uçak teknolojisi sayesinde uçaklar daha sessiz, daha çevreci ve daha verimli hale gelebilir.

Uçakların ileriye doğru hareket etmesini sağlayan motorları, yükselmesini sağlayansa kanatlarıdır. Her ne kadar motorlar ve kanatlar genel yapıları bakımından birbirlerinden çok farklı olsalar da hem ilerleme hem de yükselme benzer fiziksel süreçlerin sonucunda gerçekleşir. Önce motorların daha sonra da kanatların nasıl çalıştığını ele alalım.

Stanford Üniversitesi’nde yapılan çalışma insansız hava araçlarının veri toplarken ya da çekim yaparken sürekli uçma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor.

Yüksek irtifalarda hava yoğunluğunun azalması hava araçlarının performansını düşürür.

Muhteşem avcılıklarıyla bilinen kartallara modern dünyada pek iş düşmüyordu, ancak bu durum değişiyor.

İnişi sırasında saatte yaklaşık 250 kilometre hızla yere temas eden 200 ton ağırlığındaki bir Boeing 777’nin durabilmek için uzun bir piste ihtiyaç olduğunu düşünebilirsiniz.

Drone olarak da bilinen insansız hava araçları ile ilgili teknolojiler her geçen gün hızla ilerliyor.

En güvenli seyahat yöntemi olsa da uçak yolculukları birçok insan için endişe verici olabiliyor. Bu yolcular için uçağın türbülansa girmesi en korku veren durumların başında geliyor.

Günümüzde yolcu taşımacılığında kullanılan uçaklar saatte yaklaşık 900 kilometre hızla seyahate imkân veriyor.

Cirrus adlı uçak şirketi 7 kişinin seyahat edebileceği mini bir uçak tasarladı. Kokpiti modern bir arabanın içine benzeyen uçakta tek motor ve güvenlik için bir adet paraşüt bulunuyor.

NASA, uçuş esnasında yüzeyi şekil değiştirebilen kanat tasarımına sahip uçak projesinin ilk denemesini başarıyla gerçekleştirdi.