Yeni tanıştığımız bir kişinin ses tonuna göre o kişiyle ilgili bir ilk izlenim ediniyoruz. Ayrıca ses tonu insanların duygu durumu hakkında da fikir verebiliyor. Peki ses tonumuz kişisel özelliklerimizle ilgili neler söylüyor?

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümünden Doç. Dr. Gizem Erdem ile aile ve arkadaşlarımızla ilişkilerimiz üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Neden merak ederiz? Merak etmenin faydaları neler? Yaşımız ilerledikçe merakımız neden azalıyor?

Mutluluğumuzun nelere bağlı olduğu konusu tarih boyunca insanların ilgisini çekmiştir. 80 yıl süren araştırma mutluluğu belirleyen en önemli faktörün çevremizdeki insanlarla iyi ve olumlu ilişkiler kurmak olduğunu gösteriyor.

Siz de günlerin kısaldığı, havaların soğuduğu, Güneş’in daha geç doğup daha erken batmaya başladığı bu günlerde kendinizi daha mutsuz, enerjiniz düşük ve bitkin hissediyor musunuz? 

Çok acıktığınızı ve arkadaşlarınızla beraber en sevdiğiniz ev yapımı hamburgerciye gittiğinizi hayal edin. Büyük bir iştahla siparişinizi verdiniz. Ancak yan masada oturan kişi meyve suyunu höpürdeterek içiyor. Çok rahatsız oluyor ve hemen orayı terk ediyorsunuz.

Mutluluk, öfke, korku, üzüntü… Bu temel duyguların hepsi tüm insanlarda bulunur. Ancak yoğunlukları bireyden bireye değişir. Normal kabul edilen sınırlarda yaşanıldığında bu duygular bireyin sağlıklı bir hayat sürmesine yardımcı olur. Ancak bu duyguların aşırı uçlarda yaşanması veya bastırılması bireyde psikolojik problemlere yol açabilir.

Hata yaptığınızda nasıl hissedersiniz? Hayal kırıklığına uğramış ya da utanmış... Veya “bir dahaki sefere düzeltirim” şeklinde düşünerek geçiştirir misiniz? 

Uykuda konuşma, uykuda yürüme ve diş gıcırdatma gibi davranışsal uyku bozukluğu türlerinden biridir. Özellikle çocuklarda yaygın olarak görülür. Uykusunda konuşan kişinin sesi ve konuşma şekli çoğunlukla normal konuşmasından farklıdır. Aynı zamanda konuşulanlar genellikle mantıklı ve anlaşılır değildir.

Kendi kendine konuşma bazı psikolojik hastalıkların işareti ve sonucu olabilen bir durum. Ancak psikolojik açıdan herhangi bir problemi olmayan sağlıklı insanlar da sık sık kendi kendilerine konuşur. Kendi kendine konuşmanın nasıl bir işlevi olduğu hakkında ise çok fazla bilgimiz yok.

Heart dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre yalnızlık ve sosyal izolasyon koroner arter hastalığı ve felce yakalanma riskini önemli oranda artırıyor.

Pitssburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bilim insanları tarafından yapılan araştırmada sosyal medyayı daha uzun süre kullanan genç erişkinlerin depresyona daha yatkın oldukları belirlendi.

Alışkanlıkların, daha az zihinsel aktiviteyle bir davranışı gerçekleştirmemizi sağladıkları için, bir anlamda beynin enerji tasarruf mekanizması oldukları söylenebilir. Ancak yavaş yavaş yerleşerek alışkanlık halini alan davranışları terk etmek hayli zor.

Sosyal Psikoloji ve Kişilik Bilimleri dergisi Ocak 2016 sayısında yayımlanan bir araştırmaya göre, zamana paradan daha fazla değer verenler daha mutlu oluyor.

İster televizyon başında ister çalışma sırasında olsun, uzun saatler boyunca oturmanın insanlarda kaygı riskini artırabileceği gözlendi.

Sussex Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre karşımızda üşüyen bir insanı görmek bizim de üşümemize neden oluyor.

Yardımseverlik birdenbire mi oluşuyor, yoksa iyilik yapmak için biraz düşünmemiz mi gerekiyor?

Düşünmesini gerektirecek bir durum olmadığında beynimiz ne yapar? Sadece ihtiyaç olduğunda mı harekete geçerek düşünceleri oluşturur? Biliyoruz ki böyle bir durumda beynimizin boş durmuyor, birbiriyle ilişkili olmayan düşünceler oluşturup bir düşünceden diğerine atlayabiliyor.

Bazen yakın çevremizdeki insanların yürüyüş tarzlarına bakarak o anki ruh halleriyle ilgili tahminler yaparız.